"Gücünüz yettiği kadar, Allah'tan korkunuz!.."
22/06/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Serûcî hazretleri buyurdu ki: "İbâdetlerde aşırı gitmemeli,
kendini sıkıntıya düşürmemeli!"
Ahmed bin İbrâhim Serûcî hazretleri Hanefî mezhebi
fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 1239 (H.637) senesinde Mısır'da doğdu.
Mısır'daki âlimlerden ilim öğrendi. Hanefî mezhebi fıkıh bilgilerini anlatan
Hidâye kitabını ezberledi. Fıkıh, hadîs ve başka ilimlerde yükseldi. Çeşitli
medreselerde ders verdi. Kâhire kâdısı oldu. 1301 (H.701) senesinde Kâhire'de
vefât etti.
Şöyle anlatılır: Serûcî hazretleri hacca gittiğinde,
Mekke-i mükerremede Allahü teâlâdan bir dilekte bulunmuştu ve bunu da hiç
kimseye söylememişti. Bundan bir müddet sonra kendisine bir kimse gelerek dedi
ki: Rüyâmda Resûlullah (sallallahü aleyhi ve selem) efendimizi gördüm.
Sana, "Yanında (cebinde para olarak) ne varsa hepsini bana ver! Buna
alâmet (işâret) istersen o da Mekke-i mükerremede, Allahü teâlâdan şu dilekte
bulunmandır" diye söylememi emir buyurdular" dedi. O kimsenin sözlerini
hayretle dinleyen Serûcî hazretleri; "Peki" dedi ve derhâl yanında
bulunan yüz dînâr altın ve bin gümüşü çıkarıp o kimseye verdi. Sonra da;
"Şâyet yanımda bundan daha fazla bir şey bulunsaydı. Onu da
mutlaka sana verirdim. Çünkü bu emri Resûlullah efendimizden naklettiğine
dâir bildirdiğin işâret mutlaka doğrudur" buyurdu.
Derslerinde buyurdu ki: “Âlimler; 'İbâdetlerde aşırı
gitmemeli, kendini sıkıntıya düşürmemeli' buyurdu. Bu sözleri, bütün ümmet
için farz, vâcib veya sünnet olan şeylerdedir. Her Müslümanın böyle yapması
lâzımdır. Tasavvufcuların çektikleri sıkıntılar ise, nafile ibâdettir. Herkesin
yapması lâzım değildir. Kur’ân-ı kerîmde Tegâbün sûresi 16. âyet-i kerîmesinde
meâlen; (Gücünüz yettiği kadar, Allah'tan korkunuz!) buyuruldu. Allahü teâlâ,
Peygamberine; (Mekke dağlarını altın yapayım ister misin?) buyurunca, bu
altınları Allah yolunda ve düşmanlarla cihâd için kullanmayı düşünmedi,
istemedi. Güçlük çekmeyi arzu eyledi. Tebük gazvesinde ise; 'Bu orduya lâzım
olanları getirene Cenneti müjdeliyorum' buyurarak, Eshâbından yardım
istedi."
Çalışan insan beş türlü olur:
Birincisi, rızkın yalnız çalışmaktan geldiğine inanır. Kâfirler böyledir,
ikincisi, rızkın Allah'tan geldiğine ve çalışmanın sebebe yapışmak olduğuna
inanır. Çalışırken, Allahü teâlâya âsî olmaz. Haram işlemez. Hâlis, sâlih
müminler böyledir. Üçüncüsü, rızkın Allah'tan geldiğine inanır ise de,
çalışırken Allahü teâlâya âsî olur. Fâsık müminler böyledir. Dördüncüsü, rızkın
hem Allah'tan hem de çalışmaktan geldiğini sanır. Müşrikler böyledir.
Beşincisi, rızkın yalnız Allah'tan geldiğini bilir. Fakat rızkı verir mi vermez
mi bilmez. Münâfıklar böyledir.