"Doğru söylemekten daha güzel bir şey yoktur..."
03/01/2023 Salı Köşe yazarı V.T
Muhammed bin İbrâhîm Zucâcî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Aslen Nişâbûrlu olup, Mekke’de ikâmet etti. Cüneyd-i Bağdadî,
Ebû Osman, Süfyân-ı Sevrî ve İbrâhîm Havvâs gibi âlimlerin sohbetinde bulunmuş,
onlardan ders almıştır. Mekke’de iken 40 sene Mescid-i haramdan ayrılmadı. 60
defa hac etti. 348 (m. 959) senesinde Mekke’de vefât etti.
Kendisi anlatır: “Babamın vefâtından sonra, bana elli dinar
miras kaldı. Hacca gitmek maksadıyla yola çıktım. Yolda bir şahıs yanıma
yaklaşarak kaç paran var diye sordu. Kalbimden 'Doğru söylemekten daha güzel
bir şey yoktur' diye geçirdim ve o şahsa 'Elli dinarım var' dedim.
Parayı benden isteyip kesedekileri saydı. Dediğim kadar çıkınca, 'Al sende
kalsın, doğru sözlülüğün beni sevindirdi' dedi. Sonra merkebinden inerek
beni bindirdi ve bana, 'Ben de senin arkandan yetişirim' dedi... Ertesi
yıl bana Mekke’de yetişti. Vefât edinceye kadar hep benim yanımda
kaldı..."
Şöyle anlatılır: Hac zamanında yabancı birisi onun yanına
gelerek, “Haccımı yaptım. Beratımı ver. Senin arkadaşların, berâtımı almam için
sana gönderdiler. Zucâcî hazretleri, o kimsenin gönlünün temiz ve saf olduğunu
gördü. Ona şaka yaptıklarını anladı. Kâbe’nin kapısı ile Hacer-ül-esved
arasındaki Mültezim’e işâret ederek: “Git oraya ve (Ya Rabbi! Bana berâtımı
ver) de!” dedi... Bir süre sonra, o yabancı, elinde bir kâğıt ile geri döndü.
Kâğıdın üzerinde yeşil hat (yazı) ile şöyle yazılı
idi: “Bismillahirrahmânirrahîm. Bu falan oğlu falanın Cehennemden berât
kâğıdıdır.”
Zucâcî hazretleri buyurdu ki: “İnsanlar câhiliye devrinde akıl
ve tabiatlarına güzel olan şeylere tabi olurlardı. Peygamber efendimiz
(sallallaü aleyhi ve sellem) ise, onları İslâmiyetin beğendiği akıl sahibi
kimselere döndürdü. Haram olan işleri bıraktılar.”
“Kalbdeki hamiyet, ihlâsı düzeltmek, yasak olan işlerden
uzaklaşmaktır. İnsanın nefsindeki hamiyet ise, benlik davasını terk etmektir.
Allahü teâlâ rahmetini, dinin emrettiği işleri yapanlara ayırmıştır.”
“Bir kimse, kendinde olmadığı bir şeyden konuşursa, konuşması
ile dinleyenleri fitneye sürükler.”
“Farz namazlarında tekbir alırken renginiz değişiyor?” diye sorduklarında “Çünkü farz namazlara sıdk ve doğrulukla başlamamaktan korkuyorum. Kim namaza durup, Allahü ekber diye tekbir getirirse, fakat o sırada kalbinde Allahü teâlâdan başka bir ilah düşüncesi bulunursa veya hayatı boyunca ondan başka birinin büyüklüğünü ve yüceliğini kabul etse, kendi aklı ile kendini yalanlamış olur” buyurdu.