İmanı, farzları, haramları öğrenmek ve öğretmek...
31/01/2021 Pazar Köşe yazarı S.K
Çocuklara iman, Kur’ân
ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya
saadetine, mutluluğuna ererler.
İslâm dininin temeli; imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir.
Allahü teâlâ, Peygamberleri “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” bunun için
göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslamiyet zarar görür.
Allahü teâlâ, Müslümanlara (Emr-i ma’rûf) yapmayı emrediyor. Yani, benim
emirlerimi bildiriniz, öğretiniz diyor ve (Nehy-i anilmünker)
yapmayı emrediyor. Yani, yasak ettiğim haramları bildiriniz ve yapılmasına razı
olmayınız, diyor. Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor
ki:
(Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda gazâya verilen sevaba
göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazânın sevabı da, emr-i ma’rûf ve
nehy-i anilmünker sevabı yanında, denize nazaran bir damla su gibidir.)
İslam âlimlerinin büyüklerinden İbni Âbidîn (rahmetullahi
aleyh) "Fıkıh âliminin Müslümanlara sağladığı
faydanın sevabı, cihat sevabından çoktur" diyor.
Bilhassa çocuklara iman, Kur’ân ve Allahü teâlânın emirleri öğretilmeli ve
yapmaya alıştırılmalıdır.
Çocuklara iman, Kur’ân ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve yapmaya
alıştırılırsa, din ve dünya saadetine, mutluluğuna ererler. Bu saadette
anaları, babaları ve hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve
alıştırılmaz ise, bedbaht olurlar, dünyada ve ahirette hâlleri fena olur. Yapacakları
her fenalığın günahı, ana, baba ve hocalarına da verilir. Tahrîm sûresinde
altıncı âyet-i kerimede mealen (Kendinizi ve evlerinizde ve
emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!) buyuruldu.
Bir babanın, evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden
korumasından daha mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, imanı, farzları ve
haramları öğretmekle ve ibadete alıştırmakla ve kötü, ahlâksız arkadaşlardan
korumakla olur. Bütün fenalıkların başı, fena arkadaştır. Peygamberimiz
“sallallahü aleyhi ve sellem” (Bütün çocuklar Müslümanlığa uygun ve
elverişli olarak dünyaya gelir. Bunları, sonra anaları, babaları Hristiyan,
Yahudi ve dinsiz yapar) sözü ile Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok
edilmesinde en mühim işin, gençlikte olduğunu bildiriyor.
O hâlde, her Müslümanın birinci vazifesi, evladına İslamiyet’i ve Kur’ân-ı kerîmi öğretmektir. İslamiyet, gençlerin fena iş yapmalarını, yanlış yollara sapmalarını önler. Onları, vatanına, milletine bağlar. Memleketine içten ve dıştan zarar vermek istiyenlere aldanmaktan korur. İslamiyeti Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından doğru olarak öğrenen kimse günah da işlemez suç da işlemez. Evlatlarımız büyük nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider.