Güzel huylar kalpten, kötü huylar nefsten...
07/02/2021 Pazar Köşe yazarı V.T
“Bütün güzel huylar kalbden, kötü huyların tamâmı ise nefsten doğar."
Alâüddîn Alî el-Merdâvî hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. 817 (m. 1414)’de
Filistin’de Nablus'ta doğdu. Şam’da medrese tahsilini tamamladıktan sonra
Hanbelî kadılığı yaptı. 885 (m. 1480)’de Şam’da vefat etti. Buyurdu ki:
“Bütün güzel huylar kalbden, kötü huyların tamâmı ise nefsten doğar. İyi
huylu olmak istediğini söyleyen doğru sözlü bir kimse, hemen nefsini tezkiye
edip, dînin emir ve yasaklarına itaat eder bir hâle getirmeli, kalbini de
tasfiye edip, Allahü teâlâdan başka şeylerin sevgisini ondan çıkarmalı, bütün
günahlardan ve kötü düşüncelerden temizlemelidir. Tâ ki böylece, kötü huylar,
güzel ahlâka çevrilmiş olsun. Kötü huylar gidip, yerini iyi huylar alınca,
kalbden şek ve şüphe kalkıp, yerini tasdîk alır. Şirk yok olur.
Gizli ve aşikâr olarak Allaha ortak koşulmaz. Kalbde ve bütün âzâlarda
Allahü teâlânın tevhîdi, yani O’nu, eşi ve benzeri bulunmayan tek bir
varlık olarak tanımak hâsıl olur. Dilde çekişme ve kalbdeki niza duygusu yok
olup, Hakka teslimiyet meydana gelir. Başa gelene ve emredilene kızmak ve
itirâz etmek şöyle dursun, tam teslimiyet hâli hâsıl olup, cenâb-ı Hakkın
takdîr ettiği her şeye râzı olunur. Her iş, Allahü teâlâya ısmarlanır. Gaflet
sona erer, cenâb-ı Hakka yakınlık ve her ân O’nunla olmak düşüncesi hâsıl olur.
Tefrikadan kurtulup, cemiyyete, yani Allahü teâlânın dostları ile bir ve
beraber olmaya çalışılır. Tabiatındaki sertlikler, kabalıklar kırıcı ve
incitici davranışlar yok olup, onların yerini yumuşaklık ve latifeler,
güzellikler ve tatlılıklar alır...
Kalb temizlenip, nefs doğru yola girince, insanın her hâli değişir. Artık
kimsenin ayıpları görülmez olur. Gözler, insanların hep iyi hâllerini görür.
Onlara karşı kalbde bulunan katılık, acıma duygusu, şefkat ve merhamete
dönüşür. Kin, hased gibi düşmanlıklar terk edilip onlara nasihat etmek, hep
iyilik yapmak duyguları hâsıl olur. İnsanlar arasında düşmanlıklar tamamen ortadan
kalkıp, herkes birbirine nasihat etmeye başlar. Güzel ve tatlı nasihatlerle,
insanlar birbirini doğru yola çağırırlar. Artık bundan sonra, cenâb-ı Hakkın
rızâsına kavuşmak isteyen bir kimsede, nazlanmak kalmaz, korku başlar. Bu korku
ondaki hâllerin iyiliğe çevrilmesi sebebiyledir. Kendisinde iyi hâllerin
meydana çıktığı kimse, kusurunu bildiği ve aczini anladığı için korkar...