Zamanının kutbu Ebul Hasan-ı Harkânî
07/01/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Ebul Hasan-ı Harkânî hazretleri, Silsile-i aliyyenin
altıncısıdır. İsmi Ali bin Câfer, künyesi "Ebü’l-Hasan"dır.
"Harkânî" diye de meşhur olmuştur. İran’ın Horasan
bölgesindeki Bistam’ın bir kasabası olan Harkan’da doğdu. 1034
(H.425) senesinde Harkan’da vefât etti.
Bu mübarek zat, büyük İslam âlimi
Bayezid-i Bistami hazretlerinin ruhaniyetinden istifade ederek yükselmişti.
Zamanının kutbu idi. Bistam’a hocasının kabrini her ziyârete
gittiğinde “Yâ Rabbî! Hocam Bâyezîd’e ihsân ettiğin sana âit ilimlerden,
büyüklüğünün hakkı için, Ebü’l-Hasan kuluna da ihsân eyle” diye
yalvarırdı... On iki sene sonra, Allahü teâlânın lütfuyla hocasının
rûhâniyetinden istifâde edip olgunlaştı. Allahü teâlâyı tanıtan kalp
ilimlerinde ve diğer ilimlerde talebe yetiştirmeye başladı. Kerâmetleri
ve menkıbeleri çoktur...
Sultan Mahmud Gaznevi, bütün Asya'ya hâkim olduğu zamanda,
Harkan şehrine yakın gelmişti. Birkaç adamını, Harkan'a göndermiş ve o mübarek
zatı yanına çağırmıştı. Şeyh hazretleri, bir özür beyan ederek gitmedi. Durum,
Sultana bildirilince, "Haydi kalkın, demek ki o, bizim sandığımız
kimselerden değildir. Biz ona gidelim" dedi. Sonra kendi elbisesini Kadı
İyad'a giydirdi ve kendisi de silahtar olarak, Kadı İyad'ın yanında Ebul Hasan
hazretlerinin evine girdi. Sultan selam verince, Şeyh hazretleri selamını aldı.
Fakat ayağa kalkmadı. Sultan; "Niçin ayağa kalkmadınız?" diye
sorunca, Şeyh, "Mademki seni öne geçirmişler, yanıma gel bakalım"
dedi. Soruya o anda cevap vermedi.
Sultan Mahmud; "Hocan Bayezid-i Bistami nasıl bir zat idi?" diye
sordu. Şeyh "O, öyle kâmil bir veli idi ki, onu görenler hidayete
kavuşurdu" dedi. Sultan bu cevabı beğenmedi, "Ebu Cehil, Ebu Leheb
gibiler, Fahr-i kâinat efendimizi çok defa gördüler. Fakat hidayete
gelmediler?" dedi. Şeyh; "Ebu Cehil ve Ebu Leheb gibiler, insanların
en üstününü Allahü teâlânın sevgili Peygamberi olarak görmediler. 'Ebu Talib'in
yetimi' olarak gördüler. O gözle baktılar. Eğer, Ebu Bekr-i Sıddık gibi
bakarak, Resulullah olarak görselerdi, eşkıyalıktan, küfürden kurtulur, onun
gibi kemale gelirlerdi" buyurdu. Sultan bu cevabı çok beğendi. Din
büyüklerine olan sevgisi arttı...
Sultan Mahmud giderken, Şeyh hazretleri ayağa kalktı. Sultan, "Geldiğim
zaman hiç iltifat etmemiştin, fakat şimdi ayağa kalkıyorsun, niye?" diye
sordu. Ebul Hasan hazretleri; "Buraya padişahlık gururu ile beni imtihan
için geldin. Şimdi ise derviş olarak gidiyorsun. Önce gurur içinde olduğundan
dolayı ayağa kalkmadım. Fakat şimdi derviş olduğun için ayağa kalkıyorum"
dedi... Allahü teala şefaatlerine nâil eylesin...