"Ne derse yapar mısın?"
08/01/2023 Pazar Köşe yazarı A.U
Seyyid Tâhâ hazretlerinin
oğlu Ubeydullah, babasının yerine geçen amcası Seyyid Sâlih hazretlerine
talebe olmayıp, diğer halîfesi Seyyid Fehîm hazretlerine
tâbi olmak istedi.
Ama O, istemedi.
Buna râzı olmadı.
Ve kendisine;
“Muhterem
babanız, yerine Seyyid Sâlih hazretlerini tâyin ettiler. Bu sebeple siz de, biz
de, onun sohbetine gidip, ona tâbi olmamız lâzımdır” buyurdu.
Lâkin o, kabul etmedi.
Hemen îtiraz etti.
Bunun üzerine Seyyid Fehîm Arvâsî, ona;
"Mübârek
hocamızın kabr-i şerîfine gidip soralım. Ne buyururlarsa yapar mısın?" buyurdu.
O da; "Yaparım” dedi.
Birlikte kabre gittiler.
Bunu soracaklardı.
Henüz bir şey dememişlerdi.
Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinin;
"Ey
Fehîm! Ubeydullah'ı, kardeşim Sâlihe götür” dediğini
şittiler.
Ubeydullah işi anladı.
Babasının emrine uydu.
Ve oradan ayrılıp, süratle amcasının huzûruna koştu.
Amcası kendisine sarıldı.
Ve muhabbetle sıktı.
O anda Ubeydullah'a o kadar muhabbet geçti ki, amcası “Ubeydullah'ın
muhabbet ateşi, kemiklerimi eritti” buyurdu.
● ● ●
Bir gün bir talebesi, Seyyid Sâlih hazretlerine gelerek;
“Âhirette
en çetin şey nedir efendim?” diye sordu.
O da
cevâbında;
“Kul hakkıdır, ama (Kul hakkı) deyince yalnız maddî haklar gelmesin hâtırına. Mümini çekiştirmek, gıybet ve sû-i zan, hattâ mümine sert bakmak bile (Kul hakkı)dır” buyurdu.