Dil ile söylemekle niyet edilmiş olmaz

23/01/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T

İbâdetlerin sahih olması için, Allahü teâlânın rızası için yapmaya niyet etmek lâzımdır.

 

Nâsırüddîn Muhammed Konevî hazretleri Hanefi fıkıh âlimidir. Aslen Konyalı olup 679 (m. 1280)’de Şam’da doğdu. Devrinin büyük âlimlerinden fıkıh ilmi tahsil edip fetva icazeti aldı. 764 (m. 1363)’de burada vefat etti. “Şerhu'l-Menâr” isimli eserinde şöyle buyuruyor:

İbâdetlerin sahih olması için, Allahü teâlânın rızası için yapmaya niyet etmek lâzımdır. Niyet, kalb ile olur. Yalnız söylemek ile niyet edilmiş olmaz. Kalb ile birlikte olmak şartı ile söyleyerek niyet etmek câiz olur denildi. Kalb ile niyet, söz ile niyete benzemezse, kalbdeki niyete bakılır. Yalnız yemin etmek böyle değildir. Yemin etmekte, söz esastır.

İbâdetlerde niyetin söz ile yapılacağını bildiren hiçbir hadis-i şerif ve haber mevcut değildir. Dört mezhebin imamları da bildirmemiştir. Niyet, ibâdet yapmayı kalbe getirmek, hâtırlamak değildir. Allahü teâlâ için yapmayı irâde etmek, istemek demektir. Niyet, ibâdete başlarken yapılır. Daha önce, meselâ bir gün önce yapılırsa, niyet olmaz. Buna emel, arzu, vaat denir. Meselâ, Hanefî mezhebinde oruca niyet etmek zamanı, bir gün evvel, güneşin batmasından başlayarak, ertesi gün, (Dahve-i kübrâ) vaktine kadardır.

Yapılan ibâdetin sevabını, ölü veya diri başkasına hediye etmek câizdir. Hac, namaz, oruç, sadaka, Kur'ân-ı kerim, mevlid okumak, zikir ve duâ okumak sevaplarını başkasına hediye etmek, hanefî mezhebinde câizdir. Bu ibâdetleri ücret karşılığı, pazarlık ederek yapmak câiz değildir. Allahü teâlâ için Kur'ân okuyup, verilen hediye kabûl edilir. Mâlikî ve Şâfiî mezheplerinde, sadaka, zekât ve hac gibi mâl ile yapılan ibâdetlerin sevabını hediye etmek câiz olup, namaz, oruç ve Kur'ân-ı kerim okumak gibi beden ile yapılanları câiz değildir. Hadis-i şerifte, (Kabristandan geçen kimse onbir ihlâs sûresi okuyup, sevabını kabirdekilere hediye ederse, meyyitler adedince sevap verilir) buyuruldu. Hanefî olan, sevabını hediye eder. Mâlikî ve Şâfi'î ise, meyyitin affı için duâ eder.

Başkalarının günaha girmemeleri için, bir kimsenin mubâhları terk etmesi iyi olur. Fakat sünnetleri, hattâ müstehabları terk etmesi câiz olmaz. Meselâ gıybet yapmamaları için, misvâk kullanmayı, sarık sarmayı, başı açık gezmeyi, merkebe binmeyi terk etmek iyi olmaz.

Misvâk, misvak ağacının veya zeytin, dut ağaçlarının dalından kesilen bir çubuktur. Bir parmak kalınlığında, bir karış uzunluğundadır. Misvâk bulamayan, baş ve şehâdet parmaklarını dişlerine sürer.