Tövbe etmek, herkese farz-ı ayndır...
11/01/2022 Salı Köşe yazarı V.T
"Ey îmân eden
seçilmişler! Allahü teâlâya dönünüz! Hâlis tövbe edin! Yanî tövbenizi bozmayın!.."
Mehmed Bahaeddin
Efendi, Nakşibendi-Halidi büyüklerindendir. Konya'nın Bozkır kazasında doğdu.
Babası Muhsin Efendiden bu yolun tahsil ve sülukunü tamamladıktan sonra
Konya'ya giderek ilim ve tarikatın yayılmasına hizmet etti. 1321 (m.
1903)’de vefat etti. “İkazü'n-Nâimîn ve Tenbihu'l-Mukallidîn” isimli
risalesinde şöyle buyuruyor:
Nûr sûresi,
otuzbirinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey mü’minler! Hepiniz, Allahü teâlâya
tövbe ediniz! Tövbe etmekle kurtulabilirsiniz) buyurmuştur. Tahrîm sûresi,
sekizinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (Ey îmân eden seçilmişler! Allahü teâlâya
dönünüz! Hâlis tövbe edin! Yanî tövbenizi bozmayın! Böyle tövbe edince,
Rabbiniz, sizi belki affeder ve ağaçlarının, köşklerinin altından [önünden]
sular akan Cennetlere sokar) buyurmuştur. En’âm sûresi, yüzyirminci âyet-i
kerîmesinde meâlen, (Açık olsun, gizli olsun günâhlardan sakınınız!)
buyurmuştur. Günâhlarına tövbe etmek, herkese farz-ı ayndır. Hiç kimse tövbeden
kurtulamaz. Nasıl kurtulur ki, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât”
hepsi tövbe ederdi. Peygamberlerin sonuncusu ve en yükseği olan Muhammed
“aleyhi ve aleyhimüssalevât” buyuruyor ki: (Kalbimde [envâr-ı ilâhiyyenin
gelmesine engel olan] perde hâsıl oluyor. Bunun için her gün, yetmiş kerre
istiğfâr ediyorum.)
Yapılan günâhta, kul
hakkı bulunmayıp, yalnız Allahü teâlâ ile kendi arasında olursa, böyle
günâhlara tövbe etmek, pişmân olmakla, istiğfâr okumakla, Allahü teâlâdan
utanıp, sıkılıp, Ondan af dilemekle olur. Farzlardan birini özürsüz terk etti
ise, tövbe için, bunlarla birlikte, o farzı da yapmak lâzımdır. Günâhta kul
hakkı da varsa, buna tövbe için, kul hakkını hemen ödemek, onunla helâlleşmek,
ona iyilik ve dua etmek de lâzımdır. Mal sâhibi, hakkı olan ölmüş ise, ona dua,
istiğfâr edip çocuklarına, vârislerine verip ödemeli, bunlara iyilik
yapmalıdır. Çocukları, vârisleri bilinmiyorsa, fakîrlere sadaka verip, sevâbını
hak sâhibine ve eziyet yapılana niyet etmelidir.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” (Günâh işleyen biri, pişmân olur, abdest alıp namaz kılar ve günâhı için istiğfâr ederse, Allahü teâlâ, o günâhı elbette affeder. Allahü teâlâ, Nisâ sûresi yüzdokuzuncu âyetinde: Biri günâh işler veyâ kendine zulmeder, sonra pişmân olup, Allahü teâlâya istiğfâr ederse, Allahü teâlâyı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur, buyurmakdadır) buyurdu.