Erken yatıp erken kalkmak...
23/01/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
Gece lüzumsuz uyanık
kalan, ertesi gününü zayi etmiş olur. Gününü zayi eden ömrünü zayi eder. Ömrünü
zayi eden ahirette pişman olur.
Önemli bir iş yoksa
erken yatıp erken kalkmalı. Geceyi faydasız ve boş şeylerle zayi
etmemeli. Boş işlerle uğraşmanın sonu gelmez. Ömür biter boş işler bitmez.
Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
(Musibetlerin en
büyüğü, vaktini faydasız şeylerle geçirmektir.)
Allahü teâlânın, bir
kulu sevmemesi, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır.) Onun için gece boş
yere uykusuz kalmamalı.
Gece uykusuz
kalmak, sabah namazını kaçırmaya ve yirmi dört saatin en verimli zamanı
olan sabah vakitlerini uyuyarak geçirmeye sebep olur. Hatta uykuyu alamayanlar
öğleye yakına kadar bile uyuyabiliyor. Sabah işe gidenler ise ya işe geç kalmakta
yahut iş yerinde uyuklamaktadır. Gece boş yere geçen her dakika, her saat,
ertesi günden harcamaktır. Dolayısıyla gece lüzumsuz uyanık kalan, ertesi
gününü zayi etmiş olur. Gününü zayi eden ömrünü zayi eder. Ömrünü zayi eden
ahirette pişman olur.
Vakti girince yatsı
namazını kılmalı. Geciktirmemeli. Yatsı namazını kılmadan yatmamalı. Zaruri bir
iş yokken sonra kılarım demek, nefsin ve şeytanın bir tuzağıdır. Namaz kılmayı
geciktirdikçe ağırlık çöker. Yatsıyı kılmak zorlaşır. Hatta namazı kaçırma tehlikesi
olur. Farz namazı özrü olmadan, vakti geçtikten sonra kılmak büyük günahtır.
Onun için zamanında
yatmalı. Uykusuz kalmamalı. Sabah namazına kalkmak için de gerekli tedbirleri
almalı, öyle yatmalı. Sabah namazını kaçırmamalı. Bir kimse sabah namazını kaçırmama
azmiyle yatarsa Allahü tealanın izniyle sabah namazına kalkmak nasip
olur.
Ecdadımızın el kitabı
olan “Mızraklı İlmihal”de şöyle denilmektedir: "Bir kimse
yatacağı vakit 'İnna a’tayna' suresini okursa ve sonra (Ya Rabbi!
Sabah namazına vaktiyle uyanmamı nasip eyle) derse, biiznillahi teala o kimse
sabah namazına vaktiyle uyanır."
Ecdadımız henüz sabah
namazının vakti girmeden, yani seherde kalkmaya çalışırlardı.
Seher vakti kalkmak berekettir. Her gece sabaha karşı, (Dua eden,
isteyen yok mu? Vereyim. Tövbe eden yok mu? Affedeyim) buyurulur.
Seher vakitleri istiğfar edenler zikir sevabına da kavuşur.
Peygamberimiz
“sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Üç sesi Allahü teâlâ
sever: Hürmet ile, tecvid ile Kur’ân-ı kerîm okuyanların sesini, seher
vakitleri istiğfar edenlerin sesini ve Allahü teâlâyı zikredenlerin sesini.)
Osmanlı coğrafyasında yol güzergâhlarındaki han sahipleri, handa kalanları sabah ezanı okunur okunmaz, namaza kaldırırlardı. Bu vakitte uyumak, hana ve hanın sakinlerine fakirlik ve bedbahtlık getirir derlerdi. Ninelerimiz sabah erkenden kalkar, abdestini alır, sabah namazını kılar Kur’ân-ı kerim okur, çorbayı pişirir, sonra evin önünü sular, süpürür, çer çöp varsa atar, tertemiz yaparlardı. Temizliğin verdiği huzuru ve rahatlığı, yoldan geçenler hissederdi...