Mübarek "üç aylar"
01/02/2022 Salı Köşe yazarı O.Ü
Mübarek "üç
aylar"ın ilki receb, ikincisi şaban, üçüncüsü ise ramazan
ayıdır.
Sual: Halk arasında
"üç aylar" olarak bilinen aylar hangileridir ve bunların özelliği,
kıymeti nedir?
Cevap: Allahü teâlâ,
kullarına çok acıdığı, merhamet ettiği için, bazı günlere, gecelere ve
aylara kıymet vermiş, bu zamanlarda yapılan dua ve tövbeleri kabul edeceğini
bildirmiştir. Kullarının çok ibadet yapmaları, yalvarmaları, dua ve tövbe
etmeleri için bu zaman dilimlerini sebep kılmıştır. Halk arasında "üç
aylar" olarak bilinen receb, şaban ve ramazan aylarını da, kullarının
yalvarmaları, dua ve tövbe etmeleri için sebep kılmıştır. Bu mübarek üç
ayların ilki receb ayıdır ki, Âdem aleyhisselamdan beri kıymetli idi. Her
ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Receb, muhterem, kıymetli demektir. Hadis-i
şeriflerde;
(Receb, Allahü
teâlânın ayıdır. Receb ayına ikram edene, saygı gösterene, Allahü teâlâ,
dünyada ve ahırette ikram eder)
(Receb-i şerifin bir
gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de sonundan oruç tutana, Receb-i
şerifin hepsini tutmuşçasına, Hak teâlâ ihsanda bulunur) buyuruldu.
Üç aylardan ikincisi
şaban ayıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şa'ban-ı şerif, benim
kendime mahsus bir aydır. Hak teâlâ Arş-ı a'lânın meleklerine azamet-i şâniyle
buyurur ki: Ey benim meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım sevgilimin
ayına nasıl hürmet ediyorlar. İzzim, celâlim hakkı için ben de kullarımı af ve
mağfiretime nail eyledim.)
(Her kim Şa’ban-ı
şerifte üç gün oruç tutarsa, Hak teâlâ, Cennet-i a'lâda ona bir yer hazırlar) buyuruldu.
Üç ayların üçüncüsü
ise ramazan ayıdır. Hadis-i şerifte;
(Ramazan ayı gelince,
Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır) buyuruldu.
Sual: Namazlardan
sonra, duadan önce çekilen tesbihlerin adedi, kitaplarda bildirilmiştir. O
tesbihleri mutlaka bildirilen miktarda mı çekmek gerekir?
Cevap: Namazdan sonraki
tesbihleri okurken otuzüç adedine dikkat etmek lazımdır. İslamiyetin
emirlerinde, hikmetler, faydalar vardır. Bu adetler, ilacın miktarı gibidir.
Fazla veya noksan olursa, istenilen fayda hasıl olmaz.
Sual: Bilmeyen veya
yanlış yapan birine, dinin doğru olan emrini bildirmek gerekir mi?
Cevap: Kabul edeceği zan olunan kimseye emr-i ma'ruf yapmak, nasihat etmek, dinin emrini bildirmek vaciptir. Çünkü kul hakkıdır.