Günâhları küçük görmekten daha zararlı bir şey yoktur!
27/01/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Günâhların
küçüklüğünü değil de, kimin koyduğu yasakları çiğnemekte olduğunu düşünüp, hayâ
etmelidir."
Abdullah-ı Ensârî
hazretleri Hanbelî mezhebinin büyük âlimlerinden olup, şeyhülislâm idi. 1005
(H.396) senesinde Afganistan’da Herat'ta doğdu. Nesebi, Eshâb-ı kirâmın
meşhûrlarından Ebû Eyyûb-i Ensârî'ye dayanır. 1088 (H.481) senesinde Herat'ta
vefât etti. Çok yüksek bir velî idi. Abdullah-ı Ensârî hazretleri buyurdu ki:
"Öyle zaman olur ki, Allahü teâlâ bir kulunu ibâdetleri ile meşgûl eyler.
O ibâdetler, o kulun azıtmasına sebep olur. Yâni kibir ve ucba kapılmasına
yol açar. Yine öyle zaman olur ki, o kulunu bir işe, bir günâha düşürür. O
günâhı sebebiyle kul o kadar üzülür ki, bu üzülmesi o kimsenin hidâyetine
sebep olur. Hâline bakıp gafletten uyanır. Tövbe ve istigfâr eder. Bu her
iki durumda da atılgan olmamalıdır. Allahü teâlâ, cesâret ve atılganlıkla günâh
işleyip de; 'O bizi affeder' diyen kullarını sevmez. Günâhları küçük
görmekten daha zararlı bir şey yoktur. Günâhların küçüklüğünü değil de, kimin
koyduğu yasakları çiğnemekte olduğunu düşünüp, hayâ etmelidir."
"Hak teâlânın
sevdiklerinin yolunda olmak ile dünyaya kıymet vermek, dünyâya düşkün olmak,
bir arada bulunmaz. Bu yolda bulunan bir kimsenin kalbinde, dünyânın zerre
kadar kıymeti bulunursa, yağdan kıl çıkması gibi, kolayca bu yoldan çıkar.
Allahü teâlânın dostları, dünyâya hiç kıymet vermezler, onun için gam yemezler.
Bütün dünyâyı bir lokma hâline getirip, bir velînin ağzına koysan, israf olmaz.
Gerçek israf, bir şeyi Allahü teâlânın rızâsına aykırı olarak sarf etmektir.
Allahü teâlâ, dünyâyı eliniz ile terk etmeyi değil, kalbiniz ile terk etmeyi
ister ve beğenir."
"İşlediğin tâat
ve ibâdetleri beğenmemelisin. O tâat sana hoş gelmemeli, bir lezzet
aramamalısın. Tâatini beğenmek şirktir. Yalnız Allahü teâlânın emri olduğu
için, buyurulduğu gibi, yânî ilmihâl kitaplarında bildirdiği gibi işlemeli.
Tâatini Hak teâlâya ısmarla ve kendi beğenmeni şeytanın yüzüne çarp.”
"Bedbahtlığın,
zarar ve ziyân içinde olmanın en açık alâmeti, Allah yolunda her gün
ilerleyememektir."
"Üç kısım ilim vardır ki, bunlar tövbe, tevekkül ve hakîkat ilimleridir. Tövbe ilmi ki, bu ilmi seçilmişler, büyük zâtlar ve avâm, diğer insanlar kabûl ettiler. Tevekkül ilmini, seçilmişler kabûl etti, ama avâm kabûl etmedi. Hakîkat ilmini ise, insanların ilim, akıl ve anlayış seviyelerinin üstünde olduğu için, çok kimse anlayamadı."