"Sadaka, en sevdiğin malından olmalı!.."
11/02/2020 Salı Köşe yazarı V.T
"Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe hayra, iyiliğe [Cennete] nâil
olamazsınız."
Bedreddîn Hasen el-Murâdî hazretleri tefsir, kıraat ve nahiv âlimidir.
Mağrib asıllı olup Mısır'da doğdu. Zamanın büyük âlimlerinden ilim tahsil etti
ve çok talebe yetiştirdi. 749'da (m. 1348) Kahire'nin Seryâküs beldesinde vefat
etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Sadakanın, kişinin en sevdiği maldan olması lâzımdır. Bu hususta, Âl-i
İmrân sûresinin doksanikinci âyetinde meâlen, (Sevdiğiniz şeylerden infâk
etmedikçe hayra, iyiliğe [Cennete] nâil olamazsınız, kavuşamazsınız)
buyurulmuştur. Bekara sûresinin ikiyüz yetmişüç ve ikiyüz yetmişdördüncü
âyetlerinde meâlen (Sizin sadakalarınız, fî-sebîlillah cihâd eden, ilim tahsîl
eden ve ibâdet gibi hayırlı bir işle meşgûl olan ve yeryüzünde ticâret ve sanat
gibi bir işle meşgul olmaya müsâid [elverişli] vakitleri olmayan fakirler
içindir. Onlar, dilenmekten çekindikleri için, câhiller onları zengin
zannederler. Ey Resûlüm, sen onları sîmâlarından tanırsın. Onlar iffetlerinden
dolayı insanları rahatsız edip sadaka istemezler. Malınızdan, bunlara infâk
ederseniz, muhakkak Allahü teâlâ verdiğinizi ve niçin verdiğinizi bilir. Şu
kimseler ki, gece ve gündüz gizli ve âşikâr mallarını infâk ederler. Onların
ecirleri, Rablerinin indinde [Na'îm Cennetleri]dir. Onlara korku ve hüzün
yoktur) buyurulmuştur. [Ebû Bekr-i Sıddîk bin altın âşikâre, bin altın gizli,
bin altın gece, bin altın gündüz sadaka verdi. Bunun üzerine bu âyet-i
kerimenin nâzil olduğu bildirilmiştir.]
Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Yedi
kısım kimse vardır ki, Allahü teâlânın ihsân ettiği gölgeden başka gölge
bulunmadığı kıyâmet gününde, Allahü teâlâ onları Arş'ın gölgesinde
gölgelendirir. Onlardan birisi, sadaka verdiği zaman sağ elinin verdiğini, sol
eli dahî bilmeyen kimsedir.) Bu hadis-i şeriften sadakayı âşikâre, açıkça
vermenin tamamen nehyedildiği anlaşılmamalıdır. Bazı yerler vardır ki, hâlis
niyet ile, kendini riyâdan koruyarak ve başkalarını teşvîk için hayrın, iyilik
ve sadakanın, âşikâre olması daha eftâldir. Hadis-i şerifte, (Bir hayrın
yapılmasına yol gösteren onu yapan gibidir) buyurulmuştur. Bu hadis-i şerife
göre, sadakayı âşikâre vermek, iyiliği açıkça yapmak iki kat sevap olur. Birisi,
vermiş olduğu sadaka sevabı, ikincisi ise, başkalarını teşvîk etmek sevabıdır.
Böyle, hâlis niyet ile, iyilik ve sadakayı izhâr, aklen ve şer'an gizlemekten
elbette daha güzeldir.