"Dünyâya düşkün olan muradına kavuşamaz!"
12/12/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Dünyâda kalmanın sonu yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile
karışıktır."
Muhammed Bin Dâvûd Nişâbûrî hazretleri İran’da Nişâbûr’da yetişen hadîs
âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. 342 (m. 935)’de vefât etti.
Sûfîlerin ve zâhidlerin hâllerini bildiren bir eseri vardır. Bu eserinde şöyle
anlatır:
Hasan-ı Basrî’nin Ömer bin Abdülazîz’e yazdığı bir mektûp şöyledir:
“Şüphesiz ki dünyâ, geçip gidilecek bir konaktır. Ebedî kalacak yer
değildir. Dünyâda zenginlik ona, dalmamaktır. Üzerinde yaşayanlar her an birer
birer ölmektedir. Onu üstün tutan zillete, toplayan fakîrliğe düşer. Dünyâ
zehir gibidir. Onu bilmeyen yer, o da onu helak eder (öldürür). Dünyâda, yaralı
olup da yarasını tedâvi ile uğraşan kimse gibi ol. Yaralı kimse yarasının
azmasından korkarak perhiz yapar, daha şiddetli acıya düşmemek için çekdiği
acıya sabreder. Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyâsından
sakın. Ona dalma! Bitmeyen arzularla gönüller çeken sözlerle süslenmiş,
nicelerini aldatıp, kendine meftun etmiştir. Süslenmiş gelin gibidir. Gözler
ona bakmakta, kalpler ona hayran, nefisler ona âşık, o ise âşıklarını helak
ediyor...
Yaşayanlar ölenlerden, sonrakiler öncekilerden ibret almıyor. Ârif olanlar
bile bu hususta dalgındır. Ona düşkün olan, ondan dünyalık elde eder. Fakat
aşırı giden aldanır, âhirete gideceğini, dönüşünü unutur. Kalbi dünyâya dalar
ve ayağı kayar. Sonra da büyük bir pişmanlığa ve derin bir hasrete düşer..
Dünyâya düşkün olan, muradına kavuşamaz. Bir gün olsun rahat nefes alamaz. Her
gün, ayrı bir düşünce, keder getirir. Derken dünyâya o kadar dalar ki, ömür
biter de ecel bir gün onu yakalayıverir. Sonunda, azıksız âhiret yolculuğuna
çıkmak zorunda kalır. İşte böyle bir duruma düşmekten sakın...
Ey müminlerin emîri! Dünyâdan kendini muhafaza edebildiğin müddetçe,
sevinçli ol. Yoksa, ne kadar üzülsen yeridir. Dünyâ kimi sevindirirse, sonunda mutlaka
beğenilmeyen bir şey vardır. Dünyâda sevinen aldanmıştır. Bugün faydalı görünen
dünyâ yarın zarar verir. Dünyâda, ümit, belâ beraberdir. Dünyâda kalmanın sonu
yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile karışıktır. Dünyâda ne geleceği belli
olmaz ki, beklenip tedbir alınsın. Dünyâdaki arzular, yalancıdır. Emelleri
boştur. Onun iyiliği kederdir. Eğer iyi düşünürse, Âdemoğlu, onda her an
tehlike ile karşı karşıyadır, insan, rahatlık hâlinde de, musîbet zamanında da,
tehlikeli durumlara düşmemeye gayret göstermelidir.”