"Muhabbetin alâmeti itâat etmektir..."
14/02/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Sabır, şikâyet etmeksizin üzüntüye katlanmak ve sıkıntılara göğüs
germektir."
Mûsâ bin Mâhîn Mardînî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Mîlâdî on
ikinci asırda yaşadı. Mardin'de vefât etti. Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin
talebelerindendir. Çok kerâmeti görüldü. Peygamberimizi sallallahü aleyhi ve
sellem çok görür, hallerinde hep Resûlullah'a uyardı. Bir kadın, dört aylık
çocuğunu ona getirdi. Çocuğa duâ edince, çocuk yürümeye başladı. İhlâs sûresini
çocuğa okuyup, ona da oku deyince, çocuk gâyet açık bir şekilde İhlâs sûresini
okudu. Bu telkinden dolayı, gâyet güzel bir fesâhat ve ifâde güzelliğine
kavuştu. Bu hâli uzun müddet devâm etti.
Mûsâ bin Mâhîn hazretleri vefât ettiğinde, o çocuk otuz yaşında olduğu
hâlde, aynı fesâhatle konuşuyordu.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
"İyi olan, Allah adamları ile birlikte bulunmak, hayırlı bir iş
yapmaktan daha iyidir, bunun gibi kötülerle ve İslâm düşmanlarıyla bulunmak,
kötü bir iş yapmaktan daha kötüdür. İnsana en çok zarar veren günâh, kendi gibi
olan insanları aşağı görmektir."
"Allahü teâlâyı ibâdetler içinde en çok râzı eden ibâdet, zayıf ve
mazlûmları sevindirmek ve rahatlatmaktır. İhtiyaç sâhibini hayal kırıklığına
uğratmayan kimse, hakîkî derviştir. Cehennem ateşinin söndürülmesinin en iyi
yolu, açı doyurmak, susuz olanın susuzluğunu gidermek, ihtiyaç sâhibinin
ihtiyâcını görmek ve sefâlet içinde bulunanla dostluk kurmaktır."
"Sabır, şikâyet etmeksizin üzüntüye katlanmak ve sıkıntılara göğüs
germektir."
"Ârif, ölümü dost, rahatlığı da düşman görür. Allahü teâlâyı devamlı
hatırlamayı en büyük saâdet bilir. Başının üstünde dolaşan ölümü düşünerek son
yolculuğu için hazırlığını tam yapar."
“Bir kimsede şu üç haslet bulunursa, o kimse Allahü teâlânın dostudur,
sevgili kuludur. Birincisi; cömertliktir, çünkü cömertlik bir deryâdır.
İkincisi, şefkattir. Şefkat, güneş gibi aydınlatıcıdır. Üçüncüsü, tevâzudur.
Tevâzu, toprak gibidir (toprakta gül biter)."
"Muhabbetin alâmeti itâat etmektir. Muhabbette gevşeklik olmaz."
"Senelerce ilim ve mârifet taleb edip, dergâhta kaldım. Neticede,
hayret ve heybet buldum. Böylece kurb, Allahü teâlâya yakınlık menziline
ulaştım. Dünyâ ehlini, dünyâya düşkün olanları, dünyâ ile meşgûl buldum.
Âhıreti düşünen âhiret ehlini mahcûb buldum. Tasavvuf ehli ve takvâ sâhibi
olduğunu iddiâ eden sahtekârlardan uzak durup, yüz çevirdim."