Tövbe eden günah işlememiş gibi olur
27/02/2024 Salı Köşe yazarı V.T
"Günahına pişman olmayıp, dili ile istigfâr eden, Rabbi ile alay
etmektedir!.."
Şerefüddîn Yahyâ Münâvî hazretleri fıkıh, hadîs âlimi olup büyük
velîlerdendir. 1396 (H.799) senesinde Kâhire'de doğdu. Buradaki meşhur
âlimlerden ilim tahsil etti. Birçok âlim ona icâzet verdiler. Şâfiî mezhebi
fıkıh âlimlerinin büyüklerinden oldu. 1467 (H.871) senesinde Kâhire'de vefât
etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kul hakkı beş türlüdür: Mâlî, nefsî, ırzî, mahremî ve dînî. Sirkat, gasp,
aldatmak ile ve yalan söylemekle mâl satmak, kalp akça vermek, başkasının
mâlına ziyân vermek, yalancı şâhitlikle veya zâlime haber vermekle veya rüşvet
vermekle, mâlına zarar vermek, mâlî olan kul haklarıdır. Bir kuruş, bir habbe
mâl için tevbe etmek ve sahibi ile helâlleşmek lâzımdır. Mâlî haklar için,
çocukların da helâlleşmesi, ödemeleri lâzımdır. Dünyada helâlleşmezse, âhırette
sevapları ona verilerek helâlleştirilecektir. Mâl sahibi ölmüş ise, vârisine
ödenir. Vârisi yoksa veya mâl sahibi bilinmiyorsa, fakire hediye olarak
verilip, sevabı sahibine gönderilir. Kendi sâlih akrabâsına, fakir olan
analarına, babalarına, çocuklarına hediye olarak vermesi de, câiz olur. Fakire,
hediye diyerek verilen şey, sadaka olur. Sadaka sevabı hâsıl olur. Bunları
yapmak imkânını bulamazsa, mâl sahibinin ve kendisinin affolunmaları için duâ
eder. Kâfirin hakkı için de, onunla helâlleşmek lâzımdır. Gönlü alınmazsa,
âhırette affolunması, çok güç olacaktır.
Nefsî, yâni hayatî günah, adam öldürmek, bir uzvunu telef etmektir. Önce
tevbe etmek, sonra kendini onun velîsine teslim etmek lâzımdır. Velîsi isterse
affeder. İsterse mâl karşılığı sulh yapar. İsterse, mahkemeye verip, hâkimden
cezâlandırılmasını ister. Kendisinin karşılık yapması, câiz değildir.
[İslâmiyette kan davâsı yoktur.] Irza dokunan kul hakkı, gıybet, iftirâ, alay,
sövmek gibi şeylerdir. Tövbe etmek ve helâlleşmek lâzımdır. Bunlarda
vârisle helâlleşmek olmaz.
Mahremî olan hak, başkasının zevcesine, çocuğuna, hıyânet etmektir. Tövbe
ve istiğfâr eder. Fitne çıkmak ihtimali yoksa, sahibi ile helâlleşir. İhtimâli
varsa helâlleşmek yerine, ona duâ eder ve onun için sadaka verir.
Helâlleşirken günahı bildirmeyip, bendeki haklarını affet demek, câizdir.
Hadis-i şerifte, (Tövbe eden günah işlememiş gibi olur) ve (Günahına
pişman olmayıp, dili ile istigfâr eden, günahında devam edicidir. Rabbi ile
alay etmektedir) buyuruldu. İstigfâr etmek, (estagfirullah) demektir.