Osmanlıda mason paşalar devri!..
14/02/2024 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
İslâmiyeti yıkmak için İngiltere’de kurulmuş olan İskoç Mason
Teşkilâtı'nın kurnaz üyesi Lord Redcliffe İstanbul’a İngiliz sefîri
olarak gönderildi.
Yahûdilerin ihânetleri -16-
Osmanlı padişâhlarının otuzbirincisi ve İslâm halîfelerinin doksanaltıncısı
olan Abdümecîd Han, Sultan İkinci Mahmûd’un oğlu olup
1839’da 18 yaşında iken padişâh oldu. 24 Hazîran 1861’de vefât
etti...
Memleketine yaptığı birçok hizmetlerinin yanında Abdülmecîd Han’ın büyük
bir hatası, memlekete ve bütün İslâmiyete çok ağır zararı dokunan, affedilemez
bir kabahati de olmuştur. Öyle bir hata ki, Osmanlı tarihinde korkunç bir dönüm
noktası yapmış, bu koca İslâm devletinde bir (yok olma devri)nin
başlamasına sebep olmuştur. Masonların, İslâm düşmanlarının
örtbas etmek istedikleri, gençlerden saklamaya çalıştıkları bu hata, saf, temiz
kalpli Hakanın, azılı ve sinsi İslâm düşmanı olan İngilizlerin tatlı dillerine
aldanarak, İskoç masonlarının yetiştirdikleri cahilleri işbaşına getirmesi,
bunların devleti içeriden yıkmak siyasetlerini hemen anlayamamasıdır!..
İngilizlerin Osmanlı devletine karşı korkunç saldırıları ve
başarıları, Sultan Abdülmecîd Hanı aldatmakla başladı.
İslâmiyeti yıkmak için İngiltere’de kurulmuş olan (İskoç Mason
Teşkilâtı)nın kurnaz üyesi Lord Redcliffe İstanbul’a
İngiliz sefîri olarak gönderildi.
1834 senesinde Paris’te ve sonra Londra’da Osmanlı sefîri bulunan Mustafa
Reşîd Paşa, aldatılmış, mason yapılmıştı. Bunun sadrazam yapılması için, Lord
Redcliffe Sultana çok dil döktü. "Bu aydın, kültürlü ve başarılı vezîri
sadrazam yaparsanız, İngiltere imparatorluğu ile Devlet-i aliyye arasındaki
bütün anlaşmazlıklar kalkar. Devlet-i aliyye ekonomik, sosyal ve askerî
sahâlarda ilerler" diyerek halîfeyi aldattı!..
1846’da sadrazam olan paşa, işbaşına gelir gelmez, hâriciye nâzırı iken,
Redcliffe ile el ele verip, hazırlamış olduğu, (Tanzîmât) kanûnuna
istinâd ederek, büyük vilâyetlerde mason locaları açtı.
Casusluk ve hıyânet ocakları çalışmaya başladı. Gençler, din câhili olarak
yetiştirildi.
Londra’dan alınan plânlarla bir yandan idârî, zirâî, askerî değişiklikler
yaptılar. Bunlarla gözleri boyadılar. Öte yandan da, İslâm ahlâkını, ecdâd
sevgisini, millî birliği parçalamaya başladılar. Yetiştirdikleri kimseleri
işbaşına getirdiler...
Bu senelerde Avrupa'da, fizik, kimyâ üzerinde dev adımlar atılıyor. Yeni
buluşlar, ilerlemeler oluyor. Büyük fabrikalar, teknik üniversiteler
kuruluyordu. Osmanlılarda bunların hiçbiri yapılmadı. Hattâ, Fâtih Sultan
Mehmed devrinden beri medreselerde okutulmakta olan fen, matematik derslerini
büsbütün kaldırdılar. "Din adamlarına fen bilgisi lâzım değildir!"
diyerek, kültürlü, bilgili âlimlerin yetişmelerine mâni oldular.