Şefâat konusunda hak söz nedir?
13/07/2020 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Kur'ân-ı kerimde buyuruldu ki: “De ki, bütün şefâat Allah’ın kudretindedir.
Göklerin ve yerin mülkü O’nundur…”
Şefâat konusunda, hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı birbirine
karıştırmamalıdır. Biz bugün ve yarınki makâlelerimizde, inşâallah bunları
delîlleriyle birlikte, madde madde yazalım:
1- Kıyâmette bütün şefâat hak ve yetkisi, Allahü teâlâya mahsustur: “De
ki, bütün şefâat Allah’ın kudretindedir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur…” (Zümer,
44)
“Allahü teâlâ, şefâat edene ve şefâat olunana izin vermedikçe, O’nun
yanında hiçbir şefâatin faydası olmaz.” (Sebe’, 23)
2- Cenâb-ı Hakk dışındaki bâtıl tanrılar, putlar şefâat edemezler: “Allah’tan
başka ibâdet ettikleri ortaklarından da kendilerine şefâatçiler bulunmaz…” (Rûm,
13)
“… Sizin O’ndan başka hiçbir yardımcınız yok, hiçbir şefâatçiniz da
yok…” (Secde, 4)
“Hiç ben, O’ndan başka tanrılar edinir miyim? Eğer O Rahmân, bana bir
keder murâd ederse, o tanrıların şefâati, bana hiçbir fayda vermez ve onlar
beni kurtaramazlar.” (Yâsîn, 23)
“O’ndan başka ibâdet edip durdukları şeyler (putlar), şefâat
de edemezler; ancak Hakk’a şehâdet eden (dili ve kalbi ile Lâ
ilâhe illallah diyen) kimseler müstesnâ…” (Zuhruf, 86)
“Artık bizim için, ne şefâatçiler var. Ne de yakın bir dost” (Şuarâ, 100-101)
“Kureyş kâfirleri, putların kendilerine şefâat edeceklerini söylüyorlar. Onlara
de ki: Allahü teâlânın izni olmadan, hiçbir kimse şefâat edemez.” (Zümer, 43)
3- Şefâat erbâbına, şefâat etme hak ve yetkisini veren Allahü
teâlâdır: “Allah katında, (âhirette Allah’ın) kendisine izin verdiği
kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenle
şefâat olunanların) kalplerinden (şefâate izin verilmekle) korku
giderildiği zaman: Rabbiniz (şefâat hakkında) ne buyurdu
derler. Şefâat edecekler de: Allah hakkı söyledi, (râzı olduğu
kimseler için şefâate izin verdi) derler. O her şeyden yücedir, her
şeyden büyüktür.” (Sebe’, 23)
“O gün, Rahmân’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnûd olduğu
kimselerden başkasının şefâati fayda vermez.” (Tâ-hâ, 109)
“(O gün), şefâat hakkına, ancak tevhîd ve amel-i sâlihle Allah
tarafından ahd (söz ve izin) almış olanlar mâlik
olacaklardır.” (Meryem, 87)
“Âhirette Peygamberler, melekler ve müminler, dostlarına şefâat ederlerken,
müşrikler derler ki: Bugün, bizim ne bir şefâatçimiz ve ne de cândan bir
dostumuz var.” (Şuarâ, 100-101)
4- Şefâatçiler de, ancak Allahü teâlânın râzı olduğu, izin verdiği kişilere
şefâat edebilirler: “Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini
de (yani yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir
ve onlar, O’nun rızâ verdiği kimselerden başkasına şefâat edemezler. Hepsi
O’nun korkusundan titrerler.” (Enbiyâ, 28)
“Göklerde nice melekler vardır da, Allah dileyip râzı olduğuna izin
vermezden önce, şefâatleri hiçbir şeye yaramaz.” (Necm, 26)
5- Kâfirlere, şefâatçilerin şefâatleri fayda vermez: “Fakat (o
vakit) şefâat etmesine izin verilenler, kâfirlere şefâat ederlerse,
şefâatleri onlara fayda vermez.” (Müddessir, 48)