İki önemli "tenbîh"
13/12/2022 Salı Köşe yazarı R.A
"Bu kitapları dikkat ile
okuyan insâflı her insanın, İslâm dînine samîmî olarak îmân edeceğine ve seve
seve Müslümân olacağına inanıyoruz."
Dünkü makâlemizde, Hakîkat Kitâbevi’nin
neşrettiği 14 Türkçe kitap arasında yer alan “Tâm İlmihâl Seâdet-i Ebediyye” kitâbından, “Çok
Mühim Tenbîh” başlığıyla önemli bazı cümleler
nakletmiştik; bugün de, 2 önemli “Tenbîh” daha
nakledeceğiz:
“Herkese
Lâzım Olan Îman” kitâbında bulunan 3 “Tenbîh”ten 3.sünde:
“Herkese
Lâzım Olan Îman” kitâbını hâzırlayan biz, İhlâs Anonim Şirketi, İslâm
dînini doğru olarak öğrenmek isteyen temiz insanlara hizmet etmek için, İngilizce,
Fransızca, Almanca ve daha başka dillerde kitaplar hâzırladık. Bunların hepsi, büyük
ve hakîkî İslâm âlimlerinin eserlerinden toplanan bilgilerden meydâna gelmiştir…
Bu
kitapları dikkat ile okuyan insâflı her insanın, İslâm dînine samîmî olarak
îmân edeceğine ve seve seve Müslümân olacağına inanıyoruz. Çünkü İslâm dîni,
akl-ı selîm sâhiplerinin kabûl edecekleri akîdelerden ve ahkâmdan ibârettir.
Akl-ı sakîm sâhipleri, rûhları hasta olanlar, nefislerine düşkün olanlar,
yalnız kendi çıkarlarını düşünenler, İslâm dînini idrâk ve takdîr
edemezler” cümlelerine yer verilmiştir.
“Tâm
İlmihâl Seâdet-i Ebediyye” kitâbında bulunan
11 “Tenbîh”ten 2.sinde ise şu önemli cümleleri görüyoruz:
“Âdem
(aleyhisselâm)dan bugüne kadar, her zamân, her yerde, kötü insanlar iyilere
saldırmışlardır. Allahü teâlâ, her şeyi sebebler ile yaratmaktadır.
Kötülerin cezâsını da, kötü insanlar vâsıtası ile vermektedir. İşkence
edenlere, dünyâda da cezâlarını vermektedir. Kötülerin
yanı sıra, iyiler de azâb görmektedirler. Bunların, harbde ölenlerin ve kazâda
ölen Müslümânların hepsi şehîddirler. Dünyâda azâb çeken iyi, suçsuz
Müslümânlara âhırette bol ni’metler verilecektir. Âhırette
ni’metlere kavuşmak için, îmân sâhibi olmak lâzım olduğu, dîn kitâblarında
yazılıdır. Bu kitâblar, dünyânın her yerinde çokça vardır.
Bu kitâbları okuyup da [oralarda yazılı olan îmân esâslarına] inanmayana “kâfir” denir. İslâmiyyeti
işitmeyen kâfir olmaz. İşitince “lâ
ilâhe illallah” diyen ve buna inanan Müslümân olur. Bunun
ma’nâsı, “[Allah’tan başka ibâdete lâyık bir ilâh yoktur.] Her şeyi
yaratan bir Allah vardır” demektir. Müslümân
olan, Allahü teâlânın son Peygamberine tâbi’ olur. Birçok
yerde, kâfirler, zâlimler, suçsuz Müslümânları, kadınları, çocukları
öldürmüşlerdir. Öldürülen Müslümânlar, şehîd olurlar. Öldürülürken, yapılan
işkencelerin acısını duymazlar Ölürken, kabirde verilecek olan Cennet
ni’metlerini görerek çok sevinirler. Şehîdler ölürken hiç acı duymazlar.
Sevinir ve çok neş’elenirler. Cennet ni’metlerine kavuşurlar…
Başka bir nasîhatim de, yenilen lokmalarda, ihtiyâtlı davranmaktır. Bir Müslümânın, her yerde bulduğu, her şeyi yemesi doğru değildir. Lokmaların helâlden mi, harâmdan mı geldiğini düşünmek lâzımdır… O’nun [Allahü teâlânın] emirleri ve yasakları var. Beğendiği ve beğenmediği şeyleri, âlemlere rahmet olan Peygamberleri (aleyhimüs-salevâtü vet-teslîmât) ile, bizlere bildirmiştir…”