"Allahü teâlâ tevbe edenleri sever"
14/02/2020 Cuma Köşe yazarı V.T
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "En iyiniz, günahtan sonra hemen
tevbe edeninizdir."
Efdalzâde Hamid Efendi, Osmanlı Devleti’nin yedinci
şeyhülislâmıdır. 908 (m. 1503) senesinde İstanbul'da vefât etti. Bir
dersinde buyurdu ki:
Erkek veya kadın, bir Müslüman, âlimlerin söz birliği ile küfre sebep
olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep olduğunu bilerek, amden
[yâni tehdîd edilmeden, istekle] veya başkalarını güldürmek için söyler,
yaparsa, manasını düşünmese dahî, îmanı gider. (Mürted) olur.
Buna (Küfr-i inâdî) denir. Eğer bunun küfre sebep olduğunu
bilmeyip, amden söyler, yaparsa, yine mürted olur. Buna (Küfr-i
cehlî) denir. Çünkü, her Müslümanın, bilmesi lâzım olan şeyleri
öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür değil, büyük günahtır. Küfr-i inâdî ve küfr-i
cehlî ile mürted olanın, nikâhı bozulur. Zevcesinden vekâlet alarak, iki şâhit
yanında veya câmide cemaat ile (Tecdîd-i nikâh) yapması lâzım
olur. İkiden fazla tecdîd için (Hulle) lâzım olmaz. Küfre
sebep olan sözü, hatâ ederek [yâni amden olmayıp, yanılarak] veya tevilli
olarak veya ikrâh [tehdîd] edilerek söylerse, mürted olmaz ve nikâhı bozulmaz.
Küfre sebep olması, âlimler arasında ihtilâflı olan bir sözü amden söyleyen
mürted olmaz ise de, bunun tevbe ve istigfâr etmesi ve tecdîd-i nikâh yapması
ihtiyâtlı olur.
Câmilere giden Müslümanın, küfr-i inâdî ve küfr-i cehlî ile mürted olması
düşünülemez. Yalnız bu son şekilde, mürted olması düşünülebileceğinden, imam
efendiler, cemaate, (Allahümme innî ürîdü en üceddidel-îmane vennikâha
tecdîden bi-kavli lâ-ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) okutarak
tevbe ve tecdîd-i nikâh yapılıyor. Böylece, (Lâ ilâhe illallah diyerek,
tecdîd-i îman yapınız!) hadis-i şerifindeki emir yapılmış olmaktadır.
Nûr sûresinin otuzbirinci âyetinde meâlen, (Ey müminler! Allaha
tevbe ediniz!) buyuruldu. Tahrîm sûresinde, sekizinci âyet-i
kerimesinde meâlen, (Allaha tevbe-i nasûh yapınız!) buyuruldu.
Nasûh kelimesine yirmiüç mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru, pişman olup,
dili ile istigfâr etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir.
Bekara sûresinde ikiyüzyirmiikinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ,
tevbe edenleri sever) buyuruldu. Hadis-i şerifte, (En iyiniz,
günahtan sonra hemen tevbe edeninizdir) buyuruldu. Günahların en
büyüğü, küfürdür ve münâfıklıktır ve irtidâddır.