Müslüman'dan, Yahûdî'ye de Hıristiyan'a da zarar gelmez...
09/12/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Hindistan evliyâsından Alâüddîn-i Sabîr hazretlerinin vefâtından sonra bir İngiliz, adamlarıyla birlikte Kalyar beldesini gezmek için gelmişti bir gün.
Bu büyük zâtın kabrini gördü.
Ayakkabılarıyla girmek istedi.
Türbedâr onu görüp;
“Pabucunuzu çıkarıp öyle girin!” diye îkaz etti.
İngiliz öfkelendi:
“Nedenmiş o?”
“Çünkü burası, Allah dostu bir evliyâ zâtın kabridir. Edepli girmek gerekir.”
“Ya edepli girmezsem?”
“Bu zâta saygısızlık yapanlar, muhakkak cezâ görürler, benden söylemesi” dedi.
Ancak o, aldırmadı.
Üstelik de sinirlendi.
Kırbacını kaldırıp tam vuracaktı ki, o esnâda şiddetli bir “ağrı” saplandı midesine!
Fecî hâlde kıvranıyordu!
Ve ağrı gittikçe artıyordu.
Artık dayanamadı.
Sordu adamlarına.
“Bu, neden olabilir?”
Onlar insaflı idi.
“Burası, Alâüddîn-i Sabîr adında çok yüksek bir evliyânın kabridir. Hizmetçi sizi îkaz etti, dinlemeyip saygısızlık yaptınız” dediler.
Sordu ki:
“Ne yapmam lâzım?”
“Pişmânlık duyarsanız kurtulursunuz” dediler.
Ancak inat etti adam.
Pişmânlık duymadı.
Adamlarına; “Beni buradan uzaklaştırın!” dedi. Alıp uzaklara götürürken yolda ölüp gitti. Hem de bağıra bağıra...