İslam düşmanları nasıl çalışıyor?
16/10/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Bu milletin damarlarında dolaşan asil kan, ne bugün, ne de, onların ümitle
bekledikleri günlerde, bu manada asla garplılaşmayacak ve dinsiz olmayacaktır.
Dinde tahrif hareketleri -9-
Bir asırdan beri İslâmiyetin garip olması ve son zamanlarda büsbütün uzaklaşarak,
dünyanın karanlık hâle gelmesi, Müslümanların hep İslâm nimetlerinin
kıymetlerini bilmeyip, onlara arka çevirmenin neticesidir... Allahü teâlâ,
sevdiklerini hayırlı işlere vâsıta kıldığı gibi, kendisine hakkıyla
inanmayanları, verdiği nimetlerin kıymetini bilmeyenleri Müslüman olmayanların
hâkimiyetine sokmak suretiyle cezalandırır...
İslâm nimetlerinin elden çıkmasına sebep olanlar iki kısımdır:
Birincileri, düşmanlıklarını açıklayan kâfirler olup, bunlar silahlı kuvvetleri,
propaganda vasıtaları ile İslâmiyeti yıkmaya uğraşıyorlar. Müslümanlar, bunları
biliyor ve onlardan üstün olmaya çalışıyor.
İkinci kısımdakiler, kendilerine Müslüman ismini verip, din adamı
tanıttırıp, Müslümanlığı, kendi akılları ile, keyiflerine uygun bir şekle
çevirmeye uğraşıyor, Müslümanlık ismi altında, uydurma bir din kurmak
istiyorlar. Hile ve yalanlarla, Müslümanları aldatmaya çalışıyorlar.
Müslümanların çoğu bunları, bazı sözlerinden ve İslâmiyeti yıkıcı
davranışlarından seziyor ise de, çok kurnaz idare edildikleri için, birçok
sözleri revaç bulup, Müslümanlar arasında yerleşiyor. Müslümanlık, yavaş yavaş
bozularak, bunların istedikleri, planladıkları şekle dönüyor.
Bazıları da; “Bu asırda yaşayabilmemiz için, milletçe batılılaşmalıyız”
diyor. Bu sözün iki manası vardır:
Birincisi, garplıların fende, sanatta bulduklarını öğrenmek, yapmak, bunlardan
istifadeye çalışmaktır ki, bunu İslâmiyet, zaten emretmektedir. Fen bilgilerini
öğrenmenin farz-ı kifaye olduğu, kitaplarda bildirilmiştir. Resûlullah
efendimiz;
(Hikmet yani fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa
alsın!) buyurmuştur. Fakat bu, garba, Batı'ya uymak değil, ilmi, fenni
onlarda bile arayıp almak ve onların üstünde olmaya çalışmaktır.
İkinci manada garplılaşmak ise, ecdadımızın doğru ve mukaddes yolunu
bırakıp, batının bütün âdetlerini, ahlaksızlıklarını, dinsizliklerini ve
putlarını alıp, camileri kilise ve eski sanat eseri şekline sokmak,
Müslümanlığa şark dini, gerilik dini, Kur’ân-ı kerime çöl kanunu, puta tapmaya,
ibadete müzik karıştırmaya Batı dini, modern ve medeni din demek ve İslâmiyeti
bırakıp, Hıristiyanlığa, musiki aletleri ile ibadete dönmeye, "dinde
reform" ismini vermektir...
Herkes şunu bilmelidir ki, bu milletin damarlarında dolaşan asil kan, ne
bugün, ne de, onların ümitle bekledikleri günlerde, bu manada asla
garplılaşmayacak ve dinsiz olmayacak, zındıkların yalanlarına aldanmayacaktır.
Ecdadının mukaddesatını ayaklar altında çiğnetmeyecektir!