"Yetiş yâ Seyyid Ahmed!"
18/11/2020 Çarşamba Köşe yazarı A.U
İmâm-ı Şa’rânî hazretleri anlatıyor:
Bir kişi ticârî bir seferden dönerken, harâmîler kestiler yolunu.
Tüccar, çâresizdi!
Var gücüyle seslendi:
“Yetiş yâ Seyyid Ahmed!”
O an nûrlu bir zât belirdi yanında.
Bu, Ahmed Bedevî hazretleriydi.
Harâmîler, bu zâtı gördüler.
Korkudan her biri bir tarafa kaçtı.
Tüccâr kurtuldu böylece.
Büyük velî de gözden kayboldu...
● ● ●
Birisi de merkebini kaybetmişti.
Çok aradıysa da, bulamadı.
Çok üzüldü, bunaldı!
Son çâre, Ahmed Bedevî hazretlerinin türbesine gitti.
Ve bir Fâtiha okudu.
Sonra da, sesli olarak;
“Yâ Seyyid hazretleri! Ahdolsun ki, merkebim gelmedikçe buradan gitmeye
niyetim yoktur” dedi.
Ve beklemeye başladı.
Aradan birkaç dakika geçti.
Adam, sesini duydu merkebinin.
Eh, imdât yetişmişti.
Bir Fâtiha daha okudu.
Gönderdi bu zâtın rûhuna.
Ve merkebine binip evine gitti...
● ● ●
Bu zâta, bâzı gençler sordu:
“Nasıl muvaffak oldunuz efendim?”
Büyük velî;
“Helekel-müsevvifûn hadîs-i şerîfini, kendime rehber edindim. Bu hadîsin mânâsı; (Tövbeyi ve iyi işleri sonraya bırakanlar helâk oldu, ziyân etti) demektir” buyurdu.