Yanlışı, doğrusundan çok olan kimseler!..
19/01/2020 Pazar Köşe yazarı V.T
İlim üstâddan öğrenilir. İlmi, dîni, kendi kendine kitaptan öğrenenler çok
yanılır.
Radıyyüddîn Muhammed el-Halebî hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. 908
(1502)’de Halep'te doğdu. Şam ve Halep'te fıkıh tahsil etti. Halep'te
başmüderris oldu ve talebe yetiştirdi. 971 'de (m. 1563) Halep'te vefat etti.
Bir dersinde şunları anlattı:
İlim üstâddan öğrenilir. İlmi, dîni, kendi kendine kitaptan öğrenenler çok
yanılır. Yanlışı, doğrusundan çok olur. Bugün, ictihâd edecek kimse yoktur.
İmâm-ı Râfi’î ve İmâm-ı Nevevî ve Fahreddîn Râzî dediler ki: Bugün hiç
müctehid kalmadığında âlimler söz birliğine varmıştır. İmâm-ı Süyûtî gibi her
ilimde deniz gibi olan derin bir âlim; nisbî müctehid, yani mezheb içinde
müctehid olduğunu bildirince, hiçbir âlim bu sözünü kabul etmedi. Hâlbuki,
mutlak müctehid olduğunu, mezheb sahibi olduğunu söylememişti. Beş yüzden fazla
kitap yazdı. Her kitabı, tefsîr ve hadîs ilimlerinde ve din bilgilerinin her
birinde çok yüksek derecede olduğunu göstermektedir. İmâm-ı Süyûtî gibi bir
âlimin nisbî müctehid olduğu kabul edilmeyince, onun yüksek derecesinden çok
uzak olanların böyle sözlerine inanılır mı? Hiç dinlenmez bile. Hele İslâm
âlimlerinin kitaplarının bozuk olduğunu da söylerse, bunun aklından ve dininden
şüphe olunur. Çünkü bu kimse Resûlullahı (sallallahü aleyhi ve sellem) ve
Eshâb-ı kirâmdan hiçbirini görmediğine göre, ilmini nereden öğrendi? Bir şeyler
öğrendi ise, İslâm âlimlerinin kitaplarından öğrenmiştir. O âlimlerin
kitaplarına bozuk derse, kendisi doğru yolu nereden bulmuştur? Bunu bize
açıklasın!
Dört mezhebin imamları ve bunların mezheblerinde yetişmiş olan büyük
âlimler, bütün bilgilerini âyet-i kerîmelerden ve hadîs-i şerîflerden
çıkarmışlardır. Bu adam onlara uymayan bilgilerini nereden çıkarmıştır? Onun
ictihâd derecesine varamamış olduğu meydandadır. Bu adama düşen iş, sahih bir
hadîs görüp, anlamadığı zaman, müctehidlerin bu hadîs-i şerîften anlayıp
bildirdiklerini araştırmalıdır. Bunlar arasında beğendiğine uymalıdır. Böyle
yapmak lâzım geldiğini, derin âlim İmâm-ı Nevevî “Ravda” kitabında
bildirmektedir. Âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri, ancak ictihâd
derecesine yükselmiş olan derin âlimler anlayabilir. Müctehid olmayanların,
âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerifleri anlamaya kalkışmaları caiz değildir.
Abdülvehhâb oğlunun ve ona aldanmış olan zavallıların doğru yola gelmeleri
bozuk sözlerinden vazgeçmeleri lâzımdır.