Hazret-i Âişe annemize dil uzatanlara cevap
20/01/2020 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Hazret-i Âişe vâlidemiz, Benî Mustalık (veya Müreysi) gazâsına da
katılmıştı. Bu gazâda, kendisine münâfıklar büyük bir iftirâ atmıştı!..
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ), Resûlullah Efendimiz’in (sallallahü
aleyhi ve sellem) zevce-i mutahherası ve Ebû Bekr-i
Sıddîk’ın (radıyallahü anh) kerîmesi (kızı) ve âyet-i
kerîmede (Ahzâb, 6) ifâde edildiği üzere "mü’minlerin annesi”dir.
Evlâdı olmamıştır; “Ümmül-Mü’minin” ve “Ümmü Abdillah” künyeleriyle
bilinir. ”Sıddîka” lakabıyla meşhurdur.
Resûlullah Efendimiz, Hazret-i Hadîce’nin (radıyallahü anhâ) vefâtından
sonra, Âişe-i Sıddîka (radıyallahü anhâ) ile evlendi ve Resûlullah vefât
edinceye kadar sekiz sene onunla yaşadı. Mescid-i Nebevî inşâ edilirken, yanına
Hazret-i Âişe için de bir oda yapıldı. Peygamber Efendimiz, Aişe-i Sıddîka’nın
o odasında vefât etmiş, oraya da defnedilmiştir...
Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ), Nûr sûresinde
birkaç âyet-i kerîme ile medh edilmiştir. Resûlullah Efendimiz
tarafından da çok sevilir ve çok övülürdü. Aklı, zekâsı, kâbiliyeti,
ilmi, edebiyâtı, iffeti, salâhı ve takvâsı, şaşılacak kadar çok idi. Hâfızası
pek kuvvetli olduğundan, öğrendiği ve ezberlediği bir hususu katiyyen
unutmadığı için, Eshâb-ı kirâm (aleyhimür-rıdvân), müşkillerini çözmek için
kendisine başvurur, birçok şeyi ondan sorup öğrenirlerdi.
Resûlullah’tan en çok hadîs-i şerîf rivâyet eden ve “Müksirûn” denilen
7 sahâbeden biridir. 2210 hadîs-i şerîf rivâyet
etmiştir. Fıkıh ilminin kurucularındandır. Kadınlara âit dînî
hükümlerin çoğunu o bildirmiştir. “Fıkıh ilminin üçte birini o kurmuştur” sözü
meşhurdur. O, devrin belli başlı âlimlerinden biridir.
Hazret-i Âişe vâlidemiz, Medine-i münevverede Resûlullah’ın (sallallahü
aleyhi ve sellem) gazâlarına katılmış, diğer Sahâbe hâtûnları gibi yaralıların
tedâvîsi ve onların bakımıyla meşgul olmuş, büyük hizmetler görmüştür.
Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de, Resûlullah Efendimiz,
buna müsâade buyurmamıştır.
Hazret-i Âişe vâlidemiz, Benî Mustalık (veya Müreysi) gazâsına da
katılmıştı. Bu gazâda, kendisine yapılan iftirâ ile ilgili olarak
buyururdu ki: “Bana karşı yapılan iftirânın yalan olduğu, Allahü teâlâ
tarafından (Nûr sûresinde) bildirildi.” Hattâ bunu söyleyerek
öğünürdü. Allahü teâlâ, Nûr sûresindeki onyedi âyeti göndererek,
Hazret-i Âişe’ye iftirâ edenlerin (münâfıkların) Cehenneme gideceklerini bildirdi. Hazret-i
Âişe annemizin izzeti ve şerefinin yüksekliği, bu âyet-i kerîmelerle de
anlaşıldı.
İctihâdı, Hazret-i Alînin ictihâdına uymadığı için, "Cemel (Deve)
Vak’ası"nda, Hazret-i Alî ile harb eden Eshâb-ı kirâm ile birlikte idi.
[İnşâallah yarın da konumuza devam edelim.]