Cihadı terk edenler, umumi belaya maruz kalırlar!..
21/03/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
Dînin yayılmasına, İslâmiyetin kuvvetlenmesine çalışmak, her zamân iyidir
ve kim olursa olsun, böyle çalışan, cihâd sevâbına kavuşur.
Cihad, Allah düşmanları ile çeşitli yollarla ve
çeşitli vasıtalarla mücadele ederek Allahü teâlânın dinini Onun kullarına
ulaştırmak, insanları küfürden cehaletten kurtarıp, imana, ebedî saadete
kavuşturmak demektir... Cihad, beden ile yani her türlü harp vasıtaları
ile kâfirlere karşı yapılır. Her türlü yayın vasıtası ile, İslamiyet’i
insanlara yaymak, duyurmak suretiyle yapılır. Dua ile yapılır... Dua
ile yapılan cihad ise daha önemlidir. Bu cihad, bütün Müslümanlara
farz-ı ayndır. Öteki cihadlar ise farz-ı kifayedir. Bu cihadı yapmamak büyük
günah olur. Beden ile ve din bilgilerini yaymak suretiyle cihad eden
Müslümanlara dua etmelidir. "Leşker-i gaza, leşker-i duanın yardımına muhtaçtır"
buyurulmuştur. [Leşker asker demektir.]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Müminin amelinin en efdali, Allah yolunda
cihaddır.) [Taberani]
(Cihadı terk eden topluluk, mutlaka umumi bir belaya
maruz kalır.) [Taberani]
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve
sellem) Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen, bir topluluğu gördü.
Biçtiği mahsul yeniden eski hâline dönüyordu. Bunların kim olduğunu sorunca,
Cebrail aleyhisselam dedi ki: (Bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir.
Bunların bir iyiliğine yediyüz misli sevap verilir. Harcadıklarının yerine
yenisi verilir.) [Bezzar]
İmam-ı Rabbani "kuddîse sirrûh" hazretleri
Seyyid Ferîd hazretlerine yazdıkları bir mektupta bu hususta özetle şöyle
buyuruyor:
Muhterem Seyyid hazretleri! Bugün, Müslümânlar
kimsesiz kaldı. İslâmiyete yardım için, bugün bir çiteyl [yanî ufak bir gümüş]
vermek, binlerce altın vermiş gibi kıymetli olur. Hangi tâlihli kimseye bu
büyük nimeti ihsân ederlerse, ona müjdeler olsun! Dînin yayılmasına, İslâmiyyetin
kuvvetlenmesine çalışmak, her zamân iyidir ve kim olursa olsun, böyle çalışan,
cihâd sevâbına kavuşur. Fakat, İslâm düşmanlarının her yandan saldırdığı bu
zamânda, Ehl-i beyt-i nebevîden olan siz kahramânların yardım etmesi, elbette
dahâ iyi, dahâ güzel olur. Çünkü Allahü teâlâ, İslâmiyyet gibi en büyük
nimetini, kullarına, sizin yüksek ceddiniz ile gönderdi. Sizin yardımınız,
kendi yaptığı şeye yardım etmek olur. Başkalarının yardımı ise böyle olmaz.
Resûlullaha tâm vâris olabilmek, bu büyük işi yapmakla olur...
Tevbe sûresinin yetmişüçüncü âyetinde
meâlen, (Ey sevgili Peygamberim! Kâfirlerle ve münâfıklarla cihâd et,
dövüş! Onlara sert davran!) buyuruldu. Kâfirlerle dövüşmek, onlara
sert davranmak, dinde zaruri lâzımdır. Yani imanın şartıdır. [Fakat,
cihâdı hükûmet yapar. Devletin ordusu yapar. Müslümânların cihâdı, asker olarak
hükûmetin verdiği vazîfeyi yapmaktır.]
