"Şu koçu tutup bana getirin!"
01/09/2021 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Seyyit Gâzi Dede, birkaç talebesiyle
bir yerde otururken, bir koyun sürüsü geçti.
Bu zât, o sürüye
baktı.
Ve içlerinden beyaz,
uzun boynuzlu ve iri bir koça işâret edip;
“Şu koçu tutup
getirin” dedi.
İki genç, fırladılar
hemen.
Ve tutup getirdiler
onu.
Hocaları bu defâ;
“Kesin, pişirin” diye emretti.
Gençler, buna
şaştılar.
Ve birbirlerine
bakıştılar.
Zîra içlerinden;
"Bu koç bize âit
değil. Ama hocamız, onu kesip pişirmemizi emrediyor. Hikmeti nedir acabâ?"
diyorlardı.
Emri yerine
getirdiler.
Sofralar kuruldu.
Yemeye yeni
başlamışlardı.
Yaşlıca bir köylü
geldi oraya.
Nefes nefese sordu ki:
“Bir koyun sürüsü
geçti mi?”
“Evet, geçti.”
“O sürü benimdir
hocam. İçlerinde beyaz, uzun boynuzlu, iri bir koçu size vermeyi nezretmiştim.
Kesip de talebenizle birlikte yemeniz için size getirecektim” dedi.
Büyük velî buyurdu ki:
“Üzülme, biz o işi
hâllettik.”
“Hâllettiniz mi,
nasıl?”
“Şu sofrada yediğimiz
et, bize nezrettiğin koçun etidir. Nezrin yerine geldi. Çünkü biz o koçu
kestik, pişirdik ve birlikte yiyoruz işte.”
Köylü de şaşırdı bu
cevâba.
Bütün talebeler de...