İnsan, ruhuyla insandır...
26/08/2021 Perşembe Köşe yazarı S.A
Ruhun
gıdası "marifetullah"dır. Marifetullah Rabbimizi tanımak,
emirlerini yapıp, haramlarından sakınmaktır. Fıtratımız bunun üzerinedir...
İnsan iki şeyden
meydana gelir: Ruh ve ceset! Bunlar beraber oldukça yeryüzünde hayat
devam eder. Ruh ayrılınca bedenin kıymeti kalmaz ve hiçbir işe yaramaz. Ruhsuz
ceset soğur, rengi kaçar, kokmaya başlar. Hele sıcak mevsimlerde ve sıcak
yerlerde kokuşma daha hızlı olur. Bu yüzden cenazeleri bir an önce defnetmeye
bakarlar...
İnsan, ruhuyla
insandır. Ruh ölmez bedenden ayrılınca lâyık olduğu yere gider. Beden de
topraktan gelmiştir, yine toprağa döner.
Sahip olduğumuz bu iki
şeyin de gıdaya ihtiyacı vardır. Vücudumuz acıktıkça yemek yeriz. Hem de
mümkünse en güzel yiyecekleri seçeriz.
Ancak ruhumuzun
gıdasına önem vermiyor, çoğu zaman aç bırakıyoruz. İşte bu yüzden huzur
bulamıyor, tek kanatla kuş uçurmaya çalışıyoruz!
***
Peki ruhun gıdası
nedir ve nasıl verilir? Ruhun gıdası "marifetullah"dır.
Marifetullah Rabbimizi tanımak, emirlerini yapıp, haramlarından sakınmaktır.
Fıtratımız (yaradılışımız) bunun üzerinedir.
Nasıl ruh olmazsa
ceset bir hiç ise, Allaha itaat ve teslimiyet olmazsa ruh da bir hiç olur.
Demek "ruhun da 'ruh'u var!"
Malik bin Dinar hazretleri
buyuruyor ki: Ben dünya ehline çok acıyorum. Doğuyor, büyüyor, kendilerine
tahsis edilen belli bir hayatı yaşıyor, sonra göçüp gidiyorlar. Fakat dünyanın
en tatlı, en lezzetli, en büyük nimetini tadamıyor, o zevkten neşeden mahrum
kalıyorlar.
Sorarlar:
-Efendim nedir o dünya
ehlinin tadamadığı şey?
-Marifetullah!
Bütün insanlar mes'ud
olmak ister. Herkesin yegane gayesi, belki gayelerin gayesi budur. Ne
yazık ki insanların çoğu mes'ud bahtiyar değildir.
Asrımıza ilim asrı,
teknoloji asrı, sür'at asrı diyebiliriz. Bulutların üstünde uçuyor, suların
altına, yerin derinliklerine inebiliyoruz...
Teşhis ve tedavi çok
ilerledi, ağrılar dindiriliyor organ nakilleri yapılabiliyor. Buna rağmen ölüme
çare bulunamıyor. Dünyanın en ünlü tıp merkezlerinden cenazeler peş peşe
çıkıyor...
Bütün bu ilmî
gelişmeler insanoğlunu mutlu edemiyor. 21. yüzyıla teknoloji asrı sür'at asrı
diyebiliriz ama mutluluk asrı diyemiyoruz.
Nasıl bahtiyar
olsunlar? Saadet evinin kilidini başka anahtarlarla açmaya çalışıyorlar. Açılmaz
ki! Boşuna zaman harcıyorlar, ellerine zahmetten başka bir şey geçmiyor.
***
Kum tanecikleri
güneşte parlayınca çöl göl gibi görüntü verir. Günlerce susuz kalan yolcu, onu
görünce çok sevinir. Büyük bir çaba ile "hayalî suya" koşar, daha fazla
yorulur, bitap olur, mecali kalmaz. Yanıldığını anladığında çok geçtir artık.
İşte yukarıdakilerin hâli de seraptan su bekleyenlere benziyor.
Düşünün biri saadet
kuşunu yakalamak istiyor. Aklı havada, gözü havada koşuyor. Ha tuttu ha tutacak
ama önünde bostan kuyusu olmasa...
Saadet neye yarar, devamlı olmadıktan sonra?.. Birkaç günlük huzurun ardından sizi üzüntü ve sıkıntı bekliyorsa!..