Ef'âl-i mükellefîn -1-
23/08/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A
"Ef'âl-i
mükellefîn" 8'dir. Bunlar: Farz, vâcib, sünnet, müstehab, mubâh,
harâm, mekrûh ve müfsiddir.
"Mükelleflerin
fiilleri" manâsına gelen "Ef'âl-i mükellefîn" 8'dir. Bunlar: Farz,
vâcib, sünnet, müstehab, mubâh, harâm, mekrûh ve müfsiddir.
1-
FARZ: "Allahü teâlânın, Kur'ân-ı kerîmde, yapılmasını açıkca
bildirdiği emirlerdir."
Allahü teâlânın,
yapılmasını âyet-i kerîme ile açıkça ve kesin olarak emrettiği şeylere "farz" denir.
Farzları terk etmek harâmdır. İnanmayan ve yapılmasına ehemmiyyet vermeyen
kâfir olur.
"Allahü teâlânın
râzı olduğu işler, farzlar ve nâfilelerdir. Farzların yanında nâfilelerin hiç
kıymetleri yoktur. Bir farzı vaktinde kılmak, bin sene nâfile ibâdet yapmaktan
daha çok fâidelidir. Hattâ bir farzı yaparken, bunun sünnetlerinden bir sünneti
ve edeplerinden bir edebi yapmak da, başka nâfileleri yapmaktan kat kat daha
kıymetlidir." (İmâm-ı Rabbânî)
"Kulum, farzları
yapmakla bana yaklaştığı gibi, başka bir şeyle yaklaşamaz. Kulum, nâfile
ibâdetleri yapınca da, onu çok severim. Öyle olur ki, benimle işitir. Benimle
görür. Benimle her şeyi tutar. Benimle yürür. Benden her ne isterse veririm.
Bana sığınırsa, onu korurum." (Hadîs-i kudsî- Buhârî)
"Ey kulum!
Emrettiğim farzları yap, insanların en âbidi (ibâdet edeni) olursun.
Yasak ettiğim harâmlardan sakın, verâ sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat
eyle, insanların en ganîsi (zengini) olursun, kimseye muhtâç
kalmazsın." (Hadîs-i kudsî-Mişkâtü'l-Mesâbîh, el-Câmius-Sağîr)
Farz iki çeşiddir:
Farz-ı Ayn: Her
Müslümânın yerine getirmesi, her mükellef olan Müslümânın bizzât
kendisinin yapması lâzım olan farzdır. Îmân etmek, abdest almak, gusl
etmek (yani boy abdesti almak), beş vakit namâz kılmak, Ramazân ayında
oruç tutmak, zengin olunca zekât vermek ve hacca gitmek, farz-ı ayndır.
[Otuz iki farz ve elli dört farz meşhûrdur.]
"Îmânı yâni Ehl-i
Sünnet îtikâdını, iyi ve kötü huyları öğrenmek farz-ı ayndır. Abdesti,
guslü, namazı, orucu ve harâmları da, her Müslümânın öğrenmesi farz-ı
ayndır." (İmâm-ı Rabbânî)
Farz-ı Kifâye: Müslümânların bir
kısmının yerine getirmesi ile diğerlerinden düşen farzdır. Müslümânlardan
birkaçının veyâ sâdece birinin yapması ile diğerlerinin sorumluluktan
kurtulduğu farzlardır. Topluluğa verilen selâmın cevâbını söylemek, cenâzeyi
gasl etmek [yani yıkamak], cenâze namâzı kılmak, Kur’ân-ı kerîmin tamâmını
ezberleyip hâfız olmak, cihâd etmek, san’atına, ticâretine lâzım olandan fazla
dîn ve fen bilgilerini öğrenmek gibi farzlar böyledir.
"Kur'ân-ı kerîmi dinlemek
farz-ı kifâyedir ve okunmasından ve nâfile ibâdetlerden daha sevâbdır."
(Halebî-yi Kebîr)
"Cenâze namazını
kılmak, ölüye hizmet, san'at ve ticâret bilgilerini (ve bugünün silâhlarını
yapmak ve kullanmak için fen bilgilerini iyi) öğrenmek farz-ı kifâyedir."
(Yûsuf Sinâneddîn)
"Bir âyet ezberlemek herkese farz-ı ayndır. Fâtihayı ve üç âyet veya bir kısa sûre ezberlemek vâcibdir. Kur'ân-ı kerîmin hepsini ezberlemek farz-ı kifâyedir." (Alâüddîn-i Haskefî)