Ben onsuz yaşayamam
27/08/2021 Cuma Köşe yazarı A.U
Alî bin Ebî Tâlip radıyallahü anh
vefât edince, oğulları Hasan ve Hüseyin onu defnettiler.
Geri dönerken bir
inilti duydular.
Baktılar ki, orada
biri yatıyor.
Çok yaşlı, garip ve
hasta.
Üstelik de ağlıyor.
Acıyıp sordular ki:
"Amca niçin
ağlıyorsun?”
"Derdim büyük
gençler.”
"Nedir derdin
baba?"
"Ben bir yiğidi
merak ederim ki, bir senedir gelir ve bütün ihtiyâcımı görürdü. Bugün gelmedi.
Ben onsuz ne yaparım?
"O yiğit kimdi
baba?”
"Bilmiyorum.
İsmini sordum, söylemedi. Israr edince de; (İsmimi ne yapacaksın? Ben, Allah
için hizmet ediyor, mükâfâtını da Ondan bekliyorum) dedi.”
"Peki nasıl
biriydi?”
"Ben âmâyım, onu
târif edemem.
Ama devamlı Rabbini
zikrederdi.
Zikrine melekler de
iştirak ederdi”
İki kardeş ağlamaya
başladılar!
Bu defâ o merak etti:
"Siz niçin
ağlarsınız?”
"Târif ettiğin
kişi babamızdır.
Adı dahî Alî bin Ebî
Tâlip'tir."
"Ne oldu
ona?"
"Bu sabah vefât
etti.”
O bunu duyunca,
yalvardı ki:
“Beni onun kabrine
götürün!"
Götürdüler.
Orada açtı ellerini ve
ağlayarak;
"Yâ ilâhî! Beni
bu kabir sâhibine kavuştur. Ben onsuz yaşayamam" diye duâ etti.
Duâsı kabûl olup vefât
etti.
Ve oracığa defnolundu.