"Esmâ-i hüsnâ"ya dair -4-
22/09/2020 Salı Köşe yazarı R.A
Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Binbir ismi var diye meşhûrdur. Yani,
isimlerinden binbir tanesini insanlara bildirmiştir.
İki haftadan beri, “Esmâ-i hüsnâ” üzerinde duruyoruz.
Kalan 13 ismi de bugün zikredelim:
87- El-Câmi’: İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyâmette, her
mahlûkâtı bir araya toplayan. 88- El-Ğaniyy: İhtiyaçsız,
muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan. 89- El-Muğnî:
Müstağnî kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden. 90- El-Mâni’:
Dilemediği şeye mâni olan, engelleyen. 91- Ed-Dârr: Elem,
zarar verenleri yaratan. 92- En-Nâfi’: Fayda veren şeyleri
yaratan. 93- En-Nûr: Âlemleri nûrlandıran, dilediğine nûr
veren. 94- El-Hâdî: Hidâyet veren. 95- El-Bedî’:
Misâlsiz, örneksiz hârikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan). 96- El-Bâkî:
Varlığının sonu olmayan, ebedî olan. 97- El-Vâris: Her şeyin
asıl sâhibi olan. 98- Er-Reşîd: İrşâda muhtaç olmayan, doğru
yolu gösteren. 99- Es-Sabûr: Cezâ vermede, acele etmeyen...
Böylece, Allahü teâlânın, Sünen-i Tirmizî ve Sünen-i İbn-i Mâce’de
zikredilen hadîs-i şerîfte geçen 99 ism-i şerîfini kısa manâlarıyla birlikte
sizlere arz etmiş olduk.
Şimdi konumuzla alâkalı bazı husûslar üzerinde de duralım:
Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Binbir (1001) ismi var diye meşhûrdur.
Yani, isimlerinden binbir tanesini insanlara bildirmiştir. Bunlardan
99’una “el-Esmâ-ül-hüsnâ” denir.
Demek ki Allah’ın binbir ismi vardır. Ama bunlardan 99’una Esmâ-i
hüsnâ deniyor. Kâdîzâde Ahmed Efendi de, Birgivî Vasiyetnamesi
Şerhinde, “Allahü teâlânın 99 ismine Esmâ-i hüsnâ denir” diyor.
Allah’ın isimlerinden gelişigüzel 99’unu değil, Peygamber Efendimizin
bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek (ezberleyip amel etmek) gerekiyor.
Yoksa Allahü teâlânın ismi çoktur. Tavsiye edilen, bunlardan rastgele 99’unu
ihsâ etmek değildir; bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir. Burada ihsâ
etmek, bu 99 ismi manâları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir. Böyle
yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saâdete ulaşır.
Allahü teâlâya, O’nun 99 isminden başka bir isim söylemek câiz olur mu?
Meselâ Pâdişâh, Sultân, Çalap, Hudâ gibi isimler kullanmak
câiz olur mu?
İbâdet olmayan yerlerde, bu isimleri kullanmak câizdir; ama bunlar ibâdet
olarak kullanılmaz.
Birgivî Vasiyetnâmesi Şerhinde, Allah’ın isimlerinin tevkîfî olduğu, yani
dînin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esmâ-i hüsnâdan başka isim
söylenemeyeceği açıklanmaktadır.
Şerh-i Mevâkıf’ta da, “Allahü teâlâya yakışan mana ile 99
isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre câiz değildir” buyuruluyor.
Yani az da olsa, Allahü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da câiz
olduğunu söyleyen âlimler var demektir.
Esmâ-i hüsnâdan olmadığı hâlde, Mevlâ, Rab, Nâsır, Gâlip, Ekrem,
Allahü teâlânın ismi olarak Kur'ân-ı kerîmde kullanılmıştır. Hadîs-i şerîflerde
ise, Hannân, Mennân, Cemîl gibi
isimler kullanılmıştır. (Ferâidül-Fevâid fî Beyânil-Akâid)
Tasavvuf şâiri Kuddûsî Efendi diyor ki:
Ey rahmeti bol Pâdişâh,
Cürmüm ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz günâh,
Cürmüm ile geldim sana.
Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilâh manasında,
ibâdet dışında kullanmıştır. Birçok menkıbede de, Hükümdâr, Sultân kelimeleri
ibâdet dışında kullanılmıştır.
Netîce olarak, âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır.