Namazdan sonra yapılacak dua
26/05/2023 Cuma Köşe yazarı O.Ü
Sual: Namazı kıldıktan,
tesbihleri çektikten sonra nasıl dua etmeli, duada neler söylemeli, neler
okumalıdır?
Cevap: Namazdan
sonra yapılacak dua ile alakalı olarak Miftâh-ul Cennet kitabında, duada
söylenecek ve okunacaklar hakkında şöyle bildirilmektedir:
“Elhamdülillahi Rabbil'âlemin. Essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ
Muhammedin ve Âlihî ve Sahbihî ecma'în. Yâ Rabbî! Kıldığım namazı kabûl eyle!
Ahir ve akıbetimi hayreyle. Son nefesimde Kelime-i tevhid söylememi nasib eyle.
Ölmüşlerimi af ve mağfiret eyle. Allahümmagfir verham ve ente hayrürrâhimîn.
Teveffenî müslimen ve elhıknî bissâlihîn. Allahümmagfir-lî ve li-vâlideyye ve
li-üstâziyye ve lilmü'minîne vel mü'minât yevme yekûmül hisâb. Yâ Rabbî! Beni
şeytan şerrinden, düşman şerrinden ve nefs-i emmârem şerrinden muhafaza eyle!
Evimize iyilikler, helal ve hayırlı rızıklar ihsân eyle! Ehl-i islama selamet
ihsân eyle! A'dây-ı müslimîni kahr ve perîşân eyle! Kâfirlerle cihâd etmekte
olan Müslümanlara imdâd-i ilâhiyyen ile imdâd eyle! Allahümme inneke afüvvün
kerîmün tuhibbül afve fa'fü annî. Yâ Rabbî! Hastalarımıza şifâ, dertli
olanlarımıza devâ ihsân eyle! Allahümme innî es'elükessıhhate vel-âfiyete
vel-emânete ve hüsnelhulkı verrıdâe bilkaderi bi-rahmetike yâ erhamerrâhimîn.
Anama, babama, evlatlarıma, akraba, ahbabıma ve bütün din kardeşlerime hayırlı
ömürler ve hüsn-i hulk, akl-ı selîm ve sıhhat ve âfiyet, rüşdü hidâyet ve
istikâmet ihsân eyle yâ Rabbî! Âmîn. Velhamdü-lillâhi rabbil'âlemîn. Allahümme
salli alâ..., Allahümme bârik alâ..., Allahümme Rabbenâ âtinâ... Velhamdü
lillâhi Rabbil'âlemîn. Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah,
estağfirullahel'azîm elkerîm ellezî lâ ilâhe illâ huv el-hayyel-kayyûme ve
etûbü ileyh.”
Sual:
Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri, kendi anladıkları, kendi görüşleri
midir?
Cevap: İman ve lazım olan din bilgilerini, Eshâb-ı kiramdan doğru öğrenip, kitaplara yazan İslam âlimlerine, Ehl-i sünnet âlimleri denir. Bunlar, ictihad derecesine yükselmiş olan âlimlerdir. Bu âlimler, Kur’ân-ı kerimi, kendi akılları, görüşleri ile anlamaya kalkışmamış, yalnız Eshâb-ı kiramdan öğrendiklerine inanmışlardır. Bunlar, anladıklarını değil, Peygamber efendimizin bildirdiği doğru yolu yaymışlardır.