Dinimiz, mücâdele ve münâkaşadan meneder
24/04/2022 Pazar Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâ için
sevmek, O’nun için buğzetmek, îmânın en güvenilir ve sağlam kulplarındandır.
Merzifonlu Abdürrahîm
Efendi Sultan İkinci Murâd Han devri âlim ve velîlerinden olup, 1390
(H.787-793)’de Merzifon’da doğdu. İlk tahsilini babasından ve memleketindeki
diğer âlimlerden aldı. Bu sırada Osmancık'ta müderrislik yapan Akşemseddîn ile
dostluk ve arkadaşlıkları çok ileri idi. Abdürrahîm Merzifonî Mısır'da Şeyh
Zeynüddîn-i Hafî ile buluşup ona intisab etti. Hocası, kavuştuğu mânevî
makamlara ve hâllere onu da çıkardıktan sonra icâzet verdi. 1465 (H.870)
senesinde Merzifon'da vefât edip oraya defnedildi. Bir sohbetinde şunları
anlattı:
Tasavvuf ehli, Allahü
teâlânın kazâsına rızâ göstermeyi, belâya sabretmeyi, nimetlere şükretmeyi,
herkese vâcib görmektedirler. Allahü teâlânın azâbından korkmak, rahmetinden
ümid kesmemek, kul için iki sağlam iptir ki, kulları Allahü teâlâya karşı edebe
muhalif iş yapmaktan alıkoyar. Ümit ve korku hâline sahip olmayan her kalb
haraptır, insan, aklı yerinde olduğu müddetçe Allahü teâlânın emir ve
yasaklarına riâyet edip, kulluk vazîfelerini yapmakla mükelleftir. Ancak kulun
kalbi, manevî kirlerden temizlenip, kalbi dâima Allahü teâlâ ile beraber
olunca, Allahü teâlânın emirlerini yapıp, yasaklarından sakınırken ve kulluk
vazîfelerini yaparken, kendisinde bir zorluk ve meşakkat hissetmez hâle gelir.
Fakat yine emirlere uyup, yasaklardan sakınmakla memûrdur. Havada bağdaş kurup
otursa bile, insan olmak, hiç kimseden kaybolmaz. Ancak beşerî durum, bazen
kuvvetli, bazen zayıf olur. Sıddîklar, nefislerinin köleliğinden
kurtulmuşlardır. Âriflerde, kötü sıfatlar bulunmaz.
Allahü teâlâ için
sevmek, O’nun için buğzetmek, îmânın en güvenilir ve sağlam kulplarındandır.
Emr-i ma’rûf ve nehy-i münker (iyiliği emredip, kötülükten alıkoymak) yapmak
imkânı olan herkese, imkânı nisbetinde lâzımdır.
Evliyânın kerâmeti
haktır. Evliyâ Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında ve
ondan sonraki asırlarda da kerâmet gösterdiler. Peygamberlik mucize ile değil,
Allahü teâlânın onları peygamber olarak göndermesi ve vahiy göndermesi ile
sabit olur. Peygamberlerin mucize göstermesi ve o mucize ile inkâr edenlere
peygamberliğini isbât etmesi lâzımdır. Velinin ise kerâmetini gizlemesi
lazımdır. Fakat Allahü teâlânın, kerâmeti veli kulunda izhâr etmesi
(göstermesi) müstesnadır.
Ahlâk ilmi ehli, dinde mücâdele ve münâkaşadan insanları menettiler. Dünyâ ve âhırette kendilerine fayda verecek şeyleri öğrenip, bunlarla meşgûl olmayı, zararlı olanlardan ise sakınmayı tavsiye ettiler.