“Ebû Hanîfe benim!..”
28/11/2022 Pazartesi Köşe yazarı A.U
İmâm-ı âzam Ebû Hanîfe hazretleri,
bir gün odasında uyurken Resûlullah Efendimizi gördü rüyâsında.
Sabah uyanınca, İbni Sîrîn hazretlerine
gidip rüyâsını anlattı ve “Bu rüyânın tâbiri nedir?” diye
sordu.
Zîrâ o, Tâbiîndendi.
Hem âlim bir kişiydi.
Hem rüyâ tâbircisiydi.
İbni Sîrîn cevâbında;
“Böyle
bir rüyâyı sen göremezsin. Bunu ancak Ebû Hanîfe görebilir” dedi.
İmâm-ı âzam hazretleri de;
“Ebû
Hanîfe benim” buyurdu.
İbni Sîrîn şaşırdı:
“Sen
misin?”
“Evet, benim efendim.”
“Sırtını
aç, göreyim” dedi.
Açtı mübârek sırtını.
Hazret-i İbni Sîrîn, sırtındaki 'ben'i görünce;
“Sen öyle birisin ki, Resûlullah Efendimiz, senin hakkında; (Ümmetimden
biri gelir ki, onun iki omuzu arasında bir ben vardır. Allahü teâlâ onunla
bu dîni ihyâ eder, diriltir) buyurmuştur” dedi.
● ● ●
İmâm-ı
âzam hazretleri, bir gün mescitte yatsı namâzını kılıp çıkmak
için, bir ayağını dışarı atmış, öbür ayağı mescidin içindeyken, talebesi Züfer,
bir suâl sordu kendisine.
O vaziyette konuşmaya başladı.
Misâller verdi.
Îzahlar getirdi.
Nehâyet sabah oldu.
Ezânlar okundu.
Hazret-i İmâm, ikinci ayağını dışarı atmadan, tekrar içeri
girdi.
Onu Allah korkusu öyle
sarmıştı ki, bu korkuyla uyuyamaz, ağlayıp gözlerinden yaş akardı.
Ağlama seslerini komşuları duyup acırlardı.
Kırk sene, yatsı abdestiyle, sabah namâzını kılmıştır...