O devrin kutbu bir demirciydi
29/12/2019 Pazar Köşe yazarı A.U
Silsile-i
aliyyeden Bâyezid-i Bistâmî hazretlerinin yaşadığı devirde binlerce
evliyâ varken, o zamanın kutbu, bir (ümmî demirci) idi.
Hazret-i Bâyezid, bu kimseyi merak etti.
Sorup soruşturdu.
Nihâyet onu buldu.
Demirci, örs başında demir dövüyordu.
İşini bırakıp koştu.
Ve bu zâtın elini hürmetle öpüp;
“Lütfen bana duâ edin” dedi.
Büyük velî sordu:
“Olur, ama ne için?”
“Derdim hafiflesin diye.”
“Hayrola, nedir derdin?”
“İnsanlar bir bir ölüp âhirete gidiyorlar. Kıyâmet gününün
şiddeti ise lisânla anlatılamaz! Hele ki Cehennem! O ateşe bir an dayanılmaz.
Bu insanlar o ateşte nasıl yanar, o ateşe nasıl dayanır, işte derdim budur!”
dedi.
Ve ağlamaya başladı!
Gözyaşları sel olup aktı!
Büyük velîyi de ağlattı.
O anda bir “ses” geldi gâipten.
“O, (nefsî, nefsî) diyenlerden değil, (ümmetî, ümmetî)
diyenlerdendir” diyordu.
Hazret-i Bâyezid, ona;
“Herkesin yanmasından sana ne? Sen kendini düşün” dedi.
Demirci;
“Elimde değil. Fıtratımın mayası, merhamet suyuyla yoğrulmuş”
dedi.
“Peki, istediğin nedir?”
“Tek isteğim, Cehenneme sırf ben gireyim. Bütün günahkâr
müminlerin azâbını ben çekeyim, işte o zaman derdim biter ve rahatlarım” dedi.
Büyük velî çok duygulandı!
Bunu dostlarına da anlattı.