Allahü teâlâdan âfiyet dilemelidir
29/12/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T
Ebû Abdurrahmân Hadramî hazretleri tabiinden olup hadis ve fıkıh
âlimidir. Humus ve Şam'da yaşamıştır. Peygamber efendimiz hayatta iken henüz
Müslüman olmamıştı. Hazret-i Ebû Bekir'in “radıyallahü anh” halifeliği
sırasında Müslüman olmakla şereflendi.
Eshâb-ı kirâmdan birçoğundan hadis-i şerif dinleyip, rivayet
etmiştir. 699 (H. 80) senesinde vefat etti. Buyurdu ki: Hazret-i Ebû Bekir, bir
gün Medine-i münevverede, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem”
minberi yanında durdu. Sonra “Efendimiz burada durdu ve şöyle buyurdu” dedi:
"Ey insanlar! Allahü teâlâdan âfiyet dileyiniz. Çünkü Allahü teâlâ
yakinden sonra âfiyetin benzeri olan bir nimeti hiç kimseye vermemiştir."
(Âfiyet: Kalbin günah lekesine bulaşmadığı, günahlardan salim
olduğu zamandır. Evliyadan birisi; "Ya Rabbi! Âfiyette olduğum bir gün
ihsan eyle!" diye yalvarıyordu. Dediler ki: "Siz âfiyette değil
misiniz?" Buyurdu ki: "Âfiyette olduğum gün; Allahü teâlâya hiçbir
günah işlemediğim gündür.")
Hadramî hazretleri, Muâz bin Cebel'den “radıyallahü anh”
rivayetle Resûlullah efendimiz şöyle buyurdu: "Bir kimseyi severseniz
onunla münakaşa etmeyiniz, birbirinize kızmayınız ve zulmetmeyiniz ve ondan bir
şey istemeyiniz. Belki onun bir düşmanına rastlarsınız da, o; sana onda olmayan
bir şey söyler ve seninle o dostunun arası açılabilir."
Yine Ubâde bin Sâmit'ten “radıyallahü anh” rivâyetle, Resûlullah
efendimiz şöyle buyurdu: "Bir Müslüman, günah ile dua etmediği, sılâ-i
rahmi (akrabayı ziyareti) terk etmediği müddetçe, Allahü teâlâ onun her duasını
kabul eder ve o kadar günahtan da muhafaza eder."
Ebî Zerr-i Gıfârî'den “radıyallahü anh” rivayetle Resûlullah
efendimiz buyurdu ki: "Allahü teâlâ buyurdu: Ey Âdemoğlu günün başında
dört rekât (sabah namazı) ile bana rükû ediniz, geri kalanına (diğer dört vakit
namazı) ben sizlere kâfiyim (sizlere kolaylaştırırım. Kılmayı nasip
ederim.)"
Hadîs-i kudsîsini rivayet etti. Şöyle rivayet etmiştir: Kıbrıs adası fethedildiği zaman Ebüdderdâ'yı “radıyallahü anh” gördüm bir yere oturmuş ağlıyordu. "Allahü teâlânın Müslümanları zafere ulaştırdığı, güçlü kıldığı bir günde ağlamanın sebebi nedir?" dedim. Bana "İnsanlar, Allahü teâlânın emirlerini terk ettiklerinde, Allah nazarında hiç kıymetleri kalmaz. Esirleri göstererek; bir millet güçlü ve hükümran iken, Allahü teâlânın emirlerini bırakırsa, işte şu gördüğün duruma düşer." dedi.