Allahü teâlânın nimetlerine karşı şükür lazım...
30/03/2021 Salı Köşe yazarı R.A
Her nîmetin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır.
Aklın lüzum gösterdiği bir vazîfe, bir borçtur.
Dünkü makâlemizde, Allahü teâlânın kullarına olan nimetlerinin sonsuz
olduğuna dâir 2 âyet-i kerîme meâli verdik; nimetlere şükür gerektiğinden de
kısaca bahsettik. Bugün, bu konuda, sizlere, biraz daha bilgi arz etmek
istiyoruz...
Bütün mahluklara her nîmeti, iyilikleri veren yalnız Allahü teâlâdır.
Sayılamayan nîmetleri hep O vermektedir. İnsanları sıkıntıdan kurtaran O’dur.
Duâları kabul eden, belâlardan kurtaran hep O’dur. Öyle bir rezzâk (rızk
verici)dir ki, kullarının rızklarını, günâhlarından dolayı kesmiyor. Affı ve
merhameti o kadar boldur ki, günâh işleyenlerin yüz karalarını meydâna
çıkarmıyor. Hilmi, yumuşaklığı o kadar çoktur ki, kullarının cezâlarını
vermekte acele etmiyor.
Öyle bir ihsân sâhibidir ki, kerem ve ihsânlarını dost ve düşmân, herkese
saçıyor. Bütün nîmetlerinin en şereflisi, en kıymetlisi, en üstünü
olarak da, kullarına Müslümânlığı açıkça bildiriyor ve beğendiği yolu
gösteriyor. Mahlûkların en iyisi olan Muhammed aleyhisselâma uyarak, saâdet-i
ebediyyeye kavuşmayı emir buyuruyor. İşte, O’nun nîmetleri, ihsânları
güneşten daha açık ve aydan daha âşikârdır.
İyilik yapana teşekkür edileceğini, herkes bilir. O hâlde, her
nîmetin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek, insanlık îcâbıdır. Aklın
lüzum gösterdiği bir vazîfe, bir borçtur. Fakat kullar, O’nu nasıl
büyük bileceklerini, nasıl şükredeceklerini anlayamazlar. O’na hürmet ve şükür
şekilleri, yine O’ndan bildirilmedikçe, O’na lâyık olacağına güvenilemez ve
O’nun kabul edeceği bir ibâdet olamaz. İşte, O’nun tarafından bildirilen, tâzim,
hürmet ve şükür şekli, Peygamberlerin (aleyhimüs-salevâtü vet-teslîmât)
bildirdikleri dînlerde açıkça beyân edilmiştir.
Bu söylenilenlerden anlaşılıyor ki, dîne uymak, insanlık îcâbıdır
ve aklın istediği ve beğendiği bir şeydir.
Şükür, Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, O’nun emrettiği gibi
kullanmaktır. Beden nîmetinin şükrü, bedendeki her uzvun, organın, Allahü
teâlânın beğendiği işleri yapmasıyladır. Malın şükrü, parayı
harâm, günâh olan yerlere harcamamak, isrâf etmemek ve zekâtının verilmesi,
hayır, hasenâtın yapılmasıyla olur. Rütbe, mevki sâhibi olanların
bu nîmete şükretmeleri, İslâmiyete ve insanlara hizmet etmeleri,
kimseye, zulüm, kötülük ve haksızlık yapmamalarıyladır.
Şükür, nîmetlerin artmasına, devâmına sebep olur. Allahü teâlâ, İbrâhim
sûresinin 7. âyetinde meâlen; “Nîmetlerime şükrederseniz, arttırırım.
Nankörlük ederseniz, muhakkak azâbım çok şiddetli olur” buyuruyor.
İnsanlardan gelen iyiliklere teşekkür etmek de, Allahü teâlâya şükretmek olur. Hadîs-i şerîfte; “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmiş olmaz” buyuruldu.