İyi ameller ile yapılan dualarla kurtuluş..
31/12/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Ya’kûb bin İshâk İsferâinî hazretleri Hadis ve Şafiî fıkıh
âlimidir. 230 (m. 844) yılında doğdu. 316 (m. 928) yılında Nişâbûr yakınlarında
İsferâin’de vefat etti. Hadis öğrenmek ve ilim tahsil etmek için; Şam, Mısır,
Basra, Kûfe, Yemen, Hicaz ve Horasan bölgelerine seyahat etti. Ayrıca beş defa
hac için gitti. Buralarda birçok âlimden ilim tahsil etti. Rivayet ettiği
hadîs-i şeriflerden biri şöyledir:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Sizden evvel gelenlerden üç kişi yola çıktılar. Geceyi geçirmek için bir mağaraya girdiler. Derken dağdan bir taş düştü ve mağaranın ağzını kapattı. Bunun üzerine şöyle dediler: “İyi amellerimizle dua etmekten başka bizi buradan kimse kurtaramaz.” İçlerinden birisi, “Allahım, benim çok ihtiyar bir annem ve babam vardı. Onlardan evvel ne çocuklarıma, ne de hayvanlarıma bir şey içirmezdim. Günün birinde odun toplamak için uzaklara gitmiştim. Onlar uyuyuncaya kadar dönemedim. Akşam kahvaltılarını hazırladım. Fakat onları uyumuş buldum. Onları uyandırmaya ve onlardan evvel ailece akşam sütü içmeyi hoş görmedim. Çanak elimde olduğu hâlde, onların uyanmalarını bekledim. Nihayet sabah oldu. Çocuklar, ayaklarımın altında açlıktan ağlıyorlardı. Derken annem, babam uyandılar ve akşam sütlerini içtiler. Allahım! Eğer bu işi senin rızan için yapmışsam, bu taştan çektiğimiz belayı bizden uzaklaştır” dedi. Taş bir parça açıldı. Lakin çıkılacak gibi değildi. İkincisi şöyle dedi: “İlâhi! Amcamın bir kızı vardı ki, onu herkesten ziyade seviyordum. (Bir rivayete göre, bir erkek bir kadını ne kadar sevebilirse, ben de o kadar seviyordum.) Onunla birleşmek istedim. Lakin teklifimi kabul etmedi. Birkaç sene sonra bir kıtlığa uğrayınca bana başvurdu, Kendisini bana teslim, etmek şartıyla ona yüz yirmi altın verdim. Kabul etti. Bu suretle fırsat elverince, “Allahtan kork da, haksız olarak bana yaklaşma” dedi. Ben de Allahtan korkarak bu çok sevdiğim kadından uzaklaştım. Verdiğim altınları da ona bıraktım. Allahım, eğer bu işi sırf senin rızanı kazanmak için yapmış isem, içinde bulunduğumuz belayı üzerimizden gider” diye yalvardı. Mağaranın kapısı biraz daha açıldı. Yine çıkabilecek derecede değildi. Üçüncü şahıs da şöyle dedi: “Allahım! Ücretle amele tuttum ve ücretlerini verdim. Lakin, yalnız biri ücretini alamadan bıraktı, gitti. Ben de onun ücretini çalıştırıp ürettim. O işçinin nam ve hesabına mal çoğaldı. Bir müddet sonra o adam yanıma gelerek, “Ücretimi ver” dedi. Ben de, “Şu gördüğün deve, öküz, koyun, senin ücretinden üremiştir, al götür” dedim. O da “Ey Allahın kulu, benimle alay etme” dedi. “Seninle alay etmiyorum, doğruyu söylüyorum” dedim. Bunun üzerine malları aldı ve hepsini sürüp götürdü. Hiçbir şey bırakmadı. İlâhî! Eğer bunu senin rızan için yapmışsam, içinde bulunduğumuz belayı üzerimizden defet” dedi. Taş mağaranın ağzından kaydı, onlar da çıkıp yürüdüler.”