Dua ile kader değişir mi? (Allah yazdıysa bozsun) deyimindeki mana nedir? Dua etmeyi dilemek de kaderden mi? Kaderin ömrü nereye kadardır? Ezeli mi, yoksa ebedi mi? Kaderin de bir kaderi var mı?
İnkâr nedir?
CEVAP
Önce kaza ve kader ile çeşitlerini bilmek gerekir.
Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan
şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır. Yani kader, maaş bordrosu gibidir. Kaza
ise, bu maaşın dağıtılmasıdır. Allahü teâlâ, herkesin ne yapacağını, nerede nasıl
öleceğini bilir. Buna, kader, kısmet, baht, nasip, talih, yazgı, alınyazısı
deniyor.
Bir film tekrar tekrar gösterilse, bunu önceden seyretmiş biri, ikinci, üçüncü
defa seyrederken, (Baş rolde oynayan oyuncu, attan düşüp ölecek) dese, o dediği
için mi filmdeki oyuncu ölüyor, yoksa, söyleyen daha önce seyrettiği için mi
biliyor?
Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bildiği için, bunları levh-i
mahfuza yazmıştır. Bir âyet meali şöyledir:
(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi
açık bir kitapta [levh-i mahfuzda]dır.) [Hud 6]
Kaderin değişeni de, değişmeyeni de vardır. Mesela değişmeyen ecele, ecel-i
müsemma denir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ecel bir an gecikmez ve vaktinden önce de gelmez.) [Araf 34]
İnsanın işine göre, ömrü ve rızkı değişebilir. Kur’an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Allah, dilediğini siler, dilediğini değiştirmez. Ümm-ül-kitab [levh-i
mahfuz] Ondadır.) [Ra’d 39]
Ümm-ül kitap, ezeli olan kelam-ı İlahinin yazılı olduğu
kitaptır. Melekler, bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Allah’tan başka, kimse
bilmez. Hiç yok olmaz. Levh-i mahfuzda değişiklik olur. Bunu melekler görür.
İnsanın, işine göre, ömrü ve rızkı değişir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak
değiştirilebilir. Bir başka âyet meali de şöyledir:
(Herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması elbette kitapta yazılıdır.)[Fatır
11]
Değişebilen kaza kadere kaza-i muallak denir. Bir kimse, iyi
amel yapıp duası kabul olursa, o kaza değişebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki:
(Kaza-i muallakı hiçbir şey değiştirmez. Yalnız dua değiştirir.) [Hakim]
(Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez. Ama kabul olan dua, bela gelirken
korur.) [Taberani]
(Sıla-i rahm ömrü uzatır.) [Taberani]
Kaderin levh-i mahfuzda yazılması kazadır. Bir kimseye takdir edilen
bela, kaza-i muallak ise, o kimsenin dua etmesi de takdir
edilmişse, dua eder, kabul olunca belayı önler. Duanın belayı önlemesi de kaza
ve kaderdendir. Şemsiye yağmura siper olduğu gibi, dua da belaya siper olur.
Ecel-i müsemma değişmez ama; Ecel-i kaza değişebilir.
Bir örnek: İki kişi, Hazret-i Davud’a birbirini şikayet etti. Azrail
aleyhisselam gelip,(Bu iki kişiden birinin eceline bir hafta kaldı.
İkincisinin ömrü de, bir hafta önce bitmişti; ama ölmedi) dedi.
Hazret-i Davud, hayret edip sebebini sorunca cevaben dedi ki:
(İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu gidip onun gönlünü
aldı. Bunun için Allahü teâlâ, bunun ömrünü 20 yıl uzattı.) [Levh-i
Mahfuz ve Ümm-ül-kitab risalesi]
İnsanın kaderi değişebilir mi?
Sual: Bir kimsenin, yaptığı ameller ve tercihlere göre kaderi değişebilir mi,
iyiyken kötü ve kötüyken iyi olabilir mi?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Ahmed ibni Kemâl paşa hazretleri,
“Levh-il-mahfûz ve Ümm-ül-kitâb” risâlesinde buyuruyor ki:
“Ra’d sûresindeki, (Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değiştirmez.
Ümm-ül-kitâb, Ondadır) mealindeki âyet-i kerimede, levh-i mahfûz
bildirilmektedir. Ümm-i kitâb, ezelî olan kelâm-ı ilâhînin ismidir. Melekler,
bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Yani burada zaman yazılı değildir. Allahü
teâlâdan başka, kimse bilmez. Hiç yok olmaz. Levh-i mahfûzda ise, değişiklik
olur. Bunu melekler görür. İnsanın, işine göre, ömrü ve rızkı değişir. İyiler
kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece birine ölümüne yakın, iyi
işler yaptırıp, son nefeste iman ile gönderir. Bir başkasına kötü amel işletip,
imansız gönderir. Bunun için, Resulullah efendimiz, her zaman, (Allahümme,
yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) duasını okurdu ki, “Ey
büyük Allahım! Kalpleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin.
Kalbimi, dininde sâbit kıl, yani dininden döndürme, ayırma!” demektir.
Eshab-ı kiram bunu işitince; “Ya Resûlallah, siz de, dönmekten korkuyor musun?”
dediklerinde; (Mekr-i ilâhîden, beni kim temin eder?) buyurdu.
Çünkü hadis-i kudsîde; (İnsanların kalbi Rahmânın kudretindedir.
Kalpleri, dilediği gibi çevirir)buyurulmuştur. Yani Celâl ve Cemâl
sıfatları ile, kötüye ve iyiye çevirir.”
İnsanın ömrü değişebilir mi?
Sual: Bir insanın, yapacağı dua veya vereceği sadaka sebebi ile ömrü
kısalabilir veya uzayabilir mi, bir de gelecek olan dertler, belalar, sadaka
veya dua ile önlenebilir mi?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Gazâlî hazretleri,
İhyâ-ül'ulûm kitabında buyuruyor ki:
“Kazâ-i mu'allak, Levh-i mahfuzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapıp,
duası kabul olursa, o kaza değişir.” Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan dua, o bela
gelirken korur.)
Duanın belayı def etmesi de, kaza ve kaderdendir. Kalkan,
oka siper olduğu gibi, su, yerden otun yetişmesine ve havanın oksijen gazı,
canlının hücrelerindeki gıda maddelerini yakıp hararet meydana gelmesine sebep
olduğu gibi, dua da, Allahü teâlânın merhametinin gelmesine sebeptir. Bir
hadis-i şerifte;
(Kazâ-i mu'allakı, hiçbir şey değiştiremez. Yalnız dua değiştirir ve ömrü,
yalnız, ihsan, iyilik arttırır) buyuruldu. Allahü teâlânın takdirinin
yani kaderin, Levh-i mahfuzda yazılması kazadır. Bir kimseye takdir edilen
bela, kazâ-i mu'allak ise, yani o kimsenin dua etmesi de, takdir edilmiş ise,
dua eder, kabul olunca, belayı önler. Ecel-i kazâyı da, iyilik etmek
geciktirir. Fakat, Ecel-i müsemmâ değişmez. Ecel-i kazâ denilen, mesela, bir
kimse, eğer iyi iş yapar, yahut sadaka verir, hac ederse ömrü altmış sene;
bunları yapmazsa kırk sene diye takdir edilmesi gibidir. Vakit tamam olunca,
eceli bir an gecikmez. Birinin üç gün ömrü kalmış iken akrabasını, Allah rızası
için ziyaret etmesi ile, ömrü otuz sene uzar. Otuz yıl ömrü olan kimse de,
akrabasını terk ettiği için, ömrü üç güne iner.
Davud aleyhisselamın yanına iki kişi gelip, birbirinden
şikâyet ederler. Dinleyip karar verip giderken, Azrail aleyhisselam gelip;
- Bu iki kişiden, birincisinin eceline bir hafta kaldı. İkincisinin ömrü de,
bir hafta önce bitmişti, fakat ölmedi dedi. Davud aleyhisselam şaşıp, sebebini
sorunca;
- İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargındı. Bu gidip, onun gönlünü aldı.
Bundan dolayı, Allahü teâlâ, buna yirmi yıl ömür takdir buyurdu dedi.
Tefsîr-i Hâzinde deniyor ki:
“Takdir, ezelde Levh-i mahfûzda yazılmıştır. Sonradan bir şey yazılmaz. Levh-i
mahfûzda olacak değişiklikler ve ömürlerin artması, kısalması, ezelde
yazılmıştır. Buna kazâ-i mu'allak denir. Allahü teâlânın kaderi, yani ezelde
ilmi nasıl ise, Levh-i mahfûzdaki değişiklikler, ona uygun olur. Hazret-i Ömer
yaralanınca, Ka'bül-ahbâr hazretleri;
“Hazret-i Ömer daha yaşamak isteseydi, dua ederdi. Zira onun duası elbette
kabul olur” dedi. Oradakiler;
-Nasıl böyle söylüyorsun, Allahü teâlâ mealen; (Ecel, bir an gecikmez
ve vaktinden önce gelmez) buyurdu, dediklerinde;
-Evet, ecel hazır olduğu vakit gecikmez. Ecel hasıl olmadan önce, sadaka, dua
ve amel-i salih ile, ömür uzar. Zira Fâtır sûresinde mealen; (Herkesin
ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır)buyurulmaktadır dedi.