"Şükreden bir kul olmayayım mı?.."
13/01/2022 Perşembe Köşe yazarı S.A
M. Said Arvas Hocadan
Hatıralar...
En büyük şükrü, en
büyük nimete yapmalıyız. O da iman nimetidir. Ondan büyük nimet olmaz, iki
cihan saadetine vesiledir...
Kavuştuğumuz nimetlerin
şükrünü yerine getirebilmemiz mümkün değildir... Nimetler, nereden ve
kimden gelirse gelsin onu Rabbimizden bileceğiz, O'na şükredeceğiz, çünkü veren
O'dur. Bize iyilik yapan kimseyi yaratan O'dur. O'na, bize iyilik yapma
arzusunu ve imkânını veren de Odur. İnsanlar sebeptir. Onlara da teşekkür
edilir fakat nimetler onlardan bilinmez...
Şükür, yalnız dil ile
olmaz. Bütün organlarımızla şükretmeliyiz.
Kalbin şükrü, onu
Rabbimizin sevmediklerinin sevgisiyle doldurmamaktır. Günahlarla
karartmamaktır. Onu kibirden, hasetten, riyadan ve ucuptan uzak
bulundurmaktır...
Gözün şükrü,
yaratıcısının razı olduğu gibi kullanmaktır. Haramlara bakmamalı, kimseyi hakir
görmemelidir. Olabilir ki; o hakir gördüğü kişinin şefaatine kavuşabilmek için
ona ne kadar yalvaracaktır, ondan medet umacaktır.
Kulakların
şükrü, onu haram seslerden muhafaza etmektir. İnsana, günâh değil, sevap
kazandıracak sesleri dinlemeye çaba sarf etmelidir.
Ellerin, ayakların ve
diğer organların şükrü ise, sahibinin izin verdiği gibi kullanılması ile olur.
Değilse, emanete hıyanet etmiş oluruz, bunun da cezası çok ağırdır.
Bir gece Sevgili
Peygamberimiz "aleyhisselâm" yatağından kalkar, abdest alır, namaz
kılmaya başlar, çok uzun ibadet ederler. Âişe validemiz "radıyallahü
anha" arz eder: "Efendim sizin zaten günahınız yoktur, olsa da
affedilmiştir. Biraz dinlenseniz ve istirahat buyursanız." Resûlullah
efendimiz, "Şükreden bir kul olmayayım mı?" cevabını
verirler.
Bundan da anlaşılıyor
ki, şükür hareketlerle de olmalıdır, yalnız dil ile olursa az olur.
En büyük şükrü, en
büyük nimete yapmalıyız. O da iman nimetidir. Ondan büyük nimet olmaz, iki
cihan saadetine vesiledir...
Bağdat'ta evi olmayan,
duvar diplerinde yaşayan, üstelik âmâ ve felçli bir adam, devamlı Rabbine
hamd ediyordu. Bunu gören birisi ona sorar:
"Sen hangi
nimetinden dolayı hamd ediyorsun? Hâlin belli, evin yok, elin ayağın tutmuyor,
gözlerin görmüyor."
Şöyle cevap verir:
"Ben Rabbimin en
büyük nimetine kavuştum. Kalbimi sevgisiyle doldurdu. Çok az kuluna ihsan
buyurduğu bu büyük nimete ne kadar şükretsem yine de azdır. Öyle huzur
içindeyim ki, daha ölmeden cennet hayatı yaşıyorum."
Nimete şükredilmezse elden çıkar. Kavuştuğumuz nimetlere çok şükredelim ki, elimizden alınmasın...