İlim öğretmenin fazileti büyüktür

03/08/2019 Cumartesi Köşe yazarı V.T

“Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyurdu ki: İnsanlara ilim öğretmekten daha faziletli bir ibâdet bilmiyorum.” 

 

Ebû Ali Hâşimî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 345 (m. 957)’de doğdu. 428 (m. 1037)’de Bağdad’da vefât etti. Birçok kitap yazdı. 

Kitâb-ül-i’tikâd adlı eserinden bazı bölümler:

“Allahü teâlâ seni doğru itikâd edenlerden ve ona yardımcı olanlardan eylesin. Âmin. İtikâdî mevzularda konuşmak, konuşanın hem dinine, hem de dünyasına zarar verir. Dünyâdaki zararına gelince; kin ve tehlikelere sebep olur. Gömülüp, gitmiş bazı fitneleri ortaya çıkarır. Dinî yönden zararına gelince; bu mevzulara dalan kimse, hevâsına (nefsinin arzu ve isteklerine) uymaktan, Ehl-i sünnet itikâdına ters düşen itikâdlara düşmekten emîn olamazlar.” 

“Allahü teâlânın günahları ve sevapları tartacağı terazisi vardır.”

“Peygamberler kabirlerinde diridirler. Namaz kılarlar, ölü, cuma günü güneş doğmadan önce ve doğduktan sonra ziyâretçisini tanır.”

“İcma ve tevâtüre muhalefet eden doğru yoldan sapmıştır.”

“Hazreti Ali, hem hilâfette, hem de fazilette dört halifenin dördüncüsüdür.”

“Kul için birtakım melekler vardır ki, Allahü teâlânın emriyle onu muhafaza ederler.”

“Nasihat, sâlih amellerin en faziletlisi ve dinde asıldır.”

“Süfyân-ı Sevrî hazretleri buyurdu ki: İnsanlara ilim öğretmekten daha faziletli bir ibâdet bilmiyorum.”

“Ehl-i kıbleden, ister büyük, ister küçük günah işleyen olsun, böyle bir kimse küfür ile itham edilemez.”

“Tövbe; hakkıyla Allahü teâlâdan korkanların işidir.” 

“Meymun bir Mihrân buyurdu ki: Üç şey ile kendini imtihan etme. Birincisi, kendisine Allahü teâlâya itaati emrederim gayesiyle bile olsa, sultânın huzuruna girme, ikincisi, kendisine Kur’ân-ı kerîmi öğretmek niyetiyle bile olsa, yabancı kadının yanına girme. Üçüncüsü, hevâ sahibinin (nefsinin arzusuna uyanın) sözünü dinleme. Çünkü sen, kalbine ondan ne bağlandığını bilemezsin.”

“Âlimlerden bir cemâat, akâid konusunu inceleyip, lâzım olanlar hakkında bildirilmesi lâzım olanları bildirdiler.”

Ebû Ali hazretlerine, Allahü teâlâya îmândan sorulduğunda, şöyle cevap verdi:

“Allahü teâlânın birliğini kalp ile tasdik, dil ile ikrârdır. Allahü teâlânın birliği ezelî ve ebedîdir. O görür ve işitir. Sıfatları da zatı gibidir. Benzeri bir varlık yoktur. Eğer Allahü teâlâ, (Ey kullarım! Sizleri günahlardan arındırdım) deseydi, kul hiçbir zaman günah işlemezdi.”