Sonunu düşünerek yaşamak...
06/02/2022 Pazar Köşe yazarı S.K
Her Müslümanın ölümü
çok hatırlaması sünnettir. Ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve
haramlardan sakınmaya sebep olur.
Büyük âlim Seyyid
Abdülhakîm bin Mustafâ Efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Sefer-i âhiret) risalesinde
şöyle buyurmaktadır:
"İmanı olan ve
aklı olan ve bâliğ olan erkek ve kadınlara, (Mükellef) denir. Mükellef, Allahü
teâlânın emir ve yasaklarından mesuldür. Mükellef olanların, ölümü çok
hatırlaması sünnettir. Çünkü, ölümü çok hatırlamak, emirlere sarılmaya ve
günahlardan sakınmaya sebep olur. Haram işlemeye cesareti azaltır.
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Lezzetleri
yıkan, eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız!) [Ölümü hatırlamak, en
büyük nasihattır]
Ölmek, yok olmak
değildir. Bir evden, bir eve göç etmektir. Ömer bin Abdülaziz “rahmetullahi
aleyh” buyurdu ki: (Sizler, ancak ebediyet, sonsuzluk için
yaratıldınız! Lâkin bir evden, bir eve göç edersiniz!)
Çabuk tükenen şeyin
peşinde koşuyorsunuz. Sonsuz kalacak şeye bakmıyor, ondan kaçıyorsunuz! Bu
geçici varlık, bir görünüştür. Gölge gibi, yavaş yavaş çekilmekte, geçip
gitmektedir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (İnsanlar uykudadır, ölünce
uyanırlar.)
Dünya hayatı, rüya
gibidir. Ölüm uyandırıp, rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Mümin,
ruhunu teslim edeceği vakit, rahmet meleklerini, Cennet hûrilerini görüp,
onların zevki ile, can verme acısını duymaz. Ruhu, tereyağından kıl çeker gibi,
kolay çıkar. Nimetlere kavuşur.
Her Müslümanın, ölüme
hazırlanması lazımdır. Bunun için de, tövbe etmelidir. Kul hakkı altında
kalmamaya dikkat etmelidir. Yani, hakları sahiplerine verip helalleşmelidir.
Allahü teâlânın haklarını da ödemek lazımdır. Bu hakların en mühimi, İslam’ın
beş şartını yerine getirmektir. Her Müslümanın ölüm hastalığında, borçları
ödeyerek, emanetleri sahiplerine vererek, ölüme hazırlanması ve vasiyet yazması
vaciptir. Sıhhatli iken vasiyetini yazıp yanında taşıması müstehaptır. Burada
evladına, ahbabına son nasihatini yapmalıdır."
Büyük âlim Yusuf
Nebhani “rahmetullahi teâlâ aleyh” Hülasat-ül- kelam kitabında
şöyle buyuruyor:
"Dünya hayatı çok
kısadır. Her günü geçip hayâl olmaktadır. Her insanın sonu ölümdür. Bundan
sonrası da, ya daimî azap veya ebedî nimetlerdir. Bunların vakitleri, herkese
sürat ile yaklaşmaktadır.
Ey insan! Kendine merhamet
et! Aklından gaflet perdesini kaldır! Öldüğün vakti düşün! Başına geleceklere
hazırlan! Hakka tâbi olmadıkça, ebedî azaptan kurtulamazsın! Son pişmanlık
fayda vermez. Ey insan! Başına gelecekleri düşün! Ömrün tükenmeden, aklını
başına topla! Etrafında gördüğün, konuştuğun, sevdiğin, korktuğun kimselerin
hepsi, birer birer öldüler. Birer hayâl gibi, gelip gittiler. İyi düşün!
Ebedî ateşte yanmak, ne büyük azaptır! Sonsuz nimetler içinde yaşamak ise,
ne büyük nimettir. Bunlardan birini seçmek, şimdi senin
elindedir. Herkesin sonu, bu ikisinden biri olacaktır. Bundan kurtulmak
imkânsızdır. Bunu düşünmemek ve tedbir almamak, büyük cinnettir."
Allahü teâlâ, hepimize iman selameti versin. Hayırlı ömürler ve hayırlı son nasip eylesin. Âmin...