Âhirette sana faydası olmayan şeyi terk et!

12/06/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T

"Kötü arzu ve isteklerini öldüren, harpte düşmanı öldürenden daha güçlüdür!.."

Kırımlı Selîm Efendi Kâdiriyye meşayıhındandır. İlim tahsilini İstanbul'da yaptı. Bir müddet kâdılık vazifesinde bulundu. Bosna’da iken kâdılıktan ayrıldı. Tasavvufta yetişmek üzere Kâdirî büyüklerinden Şeyh Hamdi hazretlerinin huzuruna gitti. Ona talebe olup kemale erdi. Hocası onu Üsküp yakınlarında Köprülü (Titoveles) kasabasına gönderdi. 1756 (H.1170) senesinde orada vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:

 

"Hevâsını (kötü arzu ve isteklerini) öldüren, harpte düşmanı öldürenden daha güçlüdür."

 

"Biz tövbe etmeden ölmek istemiyoruz. Ölümden önce de tövbe etmiyoruz. İyi bil ki, öldüğün zaman malını mülkünü bırakırsın. Hiçbir şeyi götüremezsin. Öyleyse nefsini iyi tanı."

 

"Dünyâyı iki şey olarak buldum: Biri bana âit, diğeri başkasına. Başkasına âit olan şeyi, bütün gücümle elde etmeye çalışsam, mümkün değil, ona ulaşamam. Benim rızkım nasıl olsa başkasına verilmez. Başkasınınki de bana verilmez. Bana verilecek rızkın bir zamanı vardır. Onun için onda acele etmeyeceğim."

 

"Senin ihtiyâcını giderecek miktâr sana yetiyorsa, en asgarî maişet sana kâfidir. Eğer sana kâfi gelecek miktâr sana yetmiyorsa, o zaman dünyâda sana yetecek hiçbir şey yoktur."

 

"Âhirette sana lâzım olacak şeye bugün (dünyâda) öncelik ver. Âhirette sana zarar verecek şeyi de terk et."

 

"Dünyâda geçen günler rüyâ, geri kalan gelecek günler ve şeyler ise, arzu ve istekten ibârettir."

 

"Öldüğünde sana fayda vermeyecek her işi terk et. Böyle yaparsan, ne zaman ölürsen öl, zararda olmazsın."

 

"Dünyâda insanı sevindiren bir şeyin peşinden, mutlaka onu rahatsız edecek bir şey gelir."

 

"Sizden birinin, dînin emirlerine uyması beni çok memnun ediyor."

 

"Ey Âdemoğlu, her şey ölümden sonra belli olup, ortaya çıkacak."

 

"İnsanlar konuşmayı severler fakat, konuştukları ile amel etmeyi, bildiklerini yaşamayı terk ederler."

 

"İki şey vardır ki, onlar yapılınca, dünyâ ve âhiretin iyiliklerine kavuşulur..." Onlar nedir? diye sordular. Ebû Hâzım hazretleri şöyle cevap verdi:

 

"Birincisi, Allahü teâlânın râzı olup, sana ağır ve zor gelen şeylere sabır ve tahammül etmek; ikincisi, Allahü teâlânın beğenmediği bir şeyi senin de beğenmemen."

 

"Kim şu iki şey için garanti verebilirse, ben de onun için Cennet'i garanti verebilirim. Birincisi; nefsinin sevdiği şeyleri terk etmen, ikincisi; Allahü teâlânın râzı olup, senin beğenmediğin şeylere sabretmen."