Güzel yaşayanın sonu da güzel olur...

15/08/2019 Perşembe Köşe yazarı S.A

Bir insanın bütün ömrü ibadetlerle, günahlardan sakınmakla geçse fakat son nefesini imanla verememiş ise hiç kıymeti yoktur.

 

 

İnsan en çok kendini sever, kendini sevenleri sever, sevmeyenleri sevmez. Ona iyilik yapanlara kalbi meyleder. Bundan dolayıdır ki sevgili Peygamberimiz aleyhisselam şöyle dua buyurdular: 

"Ya Rabbi kötü insanlardan bana iyilik ulaştırma, sonra kalbim onu sevebilir."

Abbasi halifelerinden Harunürreşid bir gün Muhammed bin Vasi Hazretlerine;

-Bana bir nasihat eder misiniz; ama mümkünse kısa olsun da aklımda tutayım! der.

O mübarek de sorar:

-En çok kimi seviyorsun?

-Ne yalan söyleyeyim kendimi.

-Madem kendini bu kadar seviyorsun ateşe atma! İnsan sevdiğini yakmaz. İbadetlerini yap haramlardan sakın!..

Dünya hayatında her arzu ettiği şeye ulaşan kişiyi biz hayranlıkla seyrederiz. "Adam kendisini ne kadar çok seviyor, her şeyin en güzelini seçiyor" deriz. Eğer sahip olduklarını meşru yollardan elde edebilmişse helalühoş olsun, güle güle kullansın. Yok haramdan gelmiş ise hiç kıymeti yoktur...

Dünyada her şeyin en güzelini isteyen kişi, ölümün de en güzelini seçmeli. Güzel bir şekilde hayata veda etmeli. Bunun içindir ki büyüklerimiz hep "hüsn-i hatime" için dua etmişlerdir. Hatim dualarında da tekrarlanır: 

"Ya Rabbi son nefesimizi Kelime-i şehadet getirerek vermemizi nasip eyle!.."

Bir insanın bütün ömrü ibadetlerle, günahlardan sakınmakla geçse fakat son nefesini imanla verememiş ise hiç kıymeti yoktur.

Son nefesini imanla veren kişi, Cenâb-ı Hakkın en büyük nimetine kavuştu demektir. Ondan büyük nimet olmaz...

Denebilir ki, ölümün güzelini nasıl elde edebiliriz? Ölüm elbise gibi, ev gibi, satılmıyor ki seçebilelim!.. Güzel ölüm ancak şöyle elde edilebilir: Güzel yaşamakla!

İnsanoğlu nasıl yaşarsa öyle ölür, nasıl öldüyse öyle haşrolur. Binde, hatta milyonda bir insan güzel yaşar, kötü bir tarzda ölür. Yine çok ender olarak kötü bir hayat sürenin sonu güzel olur... Dünyadaki hayatı nasıl geçmişse, neye çok önem vermişse sekerât-ı mevtte hatırına o gelir. 

Bırakıp gideceğimiz şeylere bu kadar önem veriyoruz, gidip kalacağımız muhakkak olanları ihmal ediyoruz.

İnsanın önünde çok uzun bir seyahat varsa, o da bu seyahate çıkmaya mecbur ise, karşılaşacağı tehlikeleri düşünür, tedbirini alır. Ölümle çıkılacak seferden daha uzun, daha tehlikeli hangi seyahat olabilir? Akıllı insan "azığını" hazırlayan insandır...