Müslümana nasihat etmek husûsunda...

15/08/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T

"Allah için, Kitabı için, Resûlü için, ümerâ için ve bütün Müslümanlar için din nasihattir."

 

İbn-i Kayserânî hazretleri hadîs ve târih âlimidir. İsmi, Muhammed bin Ali bin Ahmed’dir. 448 (m. 1056)’da Filistin’de doğdu. 507 (m. 1113) yılında Bağdad’da vefât etti. İbni Kayserânî’nin, “Safvet-üt-tasavvuf” adlı kitabının başında, eseri ne için yazdığı şöyle açıklanmaktadır:

“Tasavvuf ehlinin yolunu inkâr edenlerin hâlini uzun uzun düşündüm ve anladım ki; sûfîlerin yolunu inkâr edenler, iki grupta toplanmaktadırlar. Birinci gruptakiler, câhillerdir. Câhile verilecek cevap, duâdan başka bir şey değildir. Diğer grup ise, ilim ehli olup da, dînin sünnetleri ve âdabları hakkında bilgileri az olanlar ve bu bilgilerin asıllarını araştırmaya, usûllerini öğrenmeye ihtiyâç duymayanlardır. Bu gibi yarım âlimler, din ilimlerinden fıkıh ve kelâma, rey, kıyâs ve tefekküre âit bilgileri öğrenmeye ihtiyâç duymama cahilliğini gösterenlerdir. Selef-i sâlihîn, bu ilimleri öğrendiler ve kendilerinden sonrakilere bildirdiler. Onlardan da bizden öncekiler aldılar. Bunların bütün maksadı; “Ehl-i Suffa”ya, Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) sünneti, ahlâkı, efâli (işleri) ve âdabı (edebleri) ile benzemek idi. Şayet tasavvuf ehlini inkâr edenler bunları bilselerdi, onların maksadının Selef-i sâlihînin maksadı olduğunu anlarlardı. Böylece de, o mübârek insanlara dil uzatmaktan sakınırlardı. Ehl-i tasavvufa dil uzatanların uygunsuz hâl ve sözlerini gördükten sonra, sûfîlerin hâl, hareket ve edeblerine hadîs-i şerîflerden delîl getirerek bu kitabıma yazdım.”

Bu eserinde yazdığı hadîs-i şerîflerden bazısı şunlardır:

Temîm-i Dârî’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte; “Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir” buyuruldu. Eshâb-ı Kirâm (radıyallahü anhüm), “Kimin için yâ Resûlallah?” diye sordular. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) “Allah için, Kitabı için, Resûlü için, ümerâ için ve bütün Müslümanlar için” buyurdu.

Cerîr bin Abdullah (radıyallahü anh) “Biz, Resûlullaha, O’nu dinleyip itaat etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek ve her Müslümana nasihat etmek husûsunda biat ettik” buyurdu.

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, îmân etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe, (kâmil) îmân etmiş olmazsınız. Size bir şey bildireyim mi? Onu yaptığınız zaman birbirinizi seversiniz. Aranızda selâmı yayınız.”