Allahü teâlâya ortak olmaya kalkışanlar!..
13/06/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Allahü teâlâ kibirli kimseleri sevmez. İnsanlara kibirlenmeye
kalkışan, Allahü teâlâya ortak olmuş sayılır!..
Büyüklük, izzet, azâmet ve üstünlük ancak Allahü teâlâya
mahsustur. Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur:
(Allahü teâlâ buyuruyor ki: Kibriyâ, üstünlük ve azâmet bana
mahsustur. Bu ikisinde bana ortak olanı, hiç acımadan Cehenneme atarım.)
(Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremeyecektir.) [Ölmeden tevbe ederse
veya günâhı kadar Cehennemde yandıktan sonra Cennete girecektir.]
Hiçbir şeye gücü yetmeyen, zayıf bir kula kibirlenmek hiç yakışır mı? Bu,
tıpkı bir hizmetçinin hükümdarın tâcını başına geçirerek, onun kürsüsünde
oturup hükmetmesine benzer. Bir hizmetçi için bundan büyük cür'et düşünülebilir
mi? Böyle bir hareket elbette cezâyı gerektirir.
Hükümdarın maiyetine hakaret eden, onlara üstünlük taslayan ve onları kendi
idaresine almak isteyen kimse, bir noktada hükümdara ortak olmuş sayılır. Her
ne kadar bu hükümdarın tahtına oturmak gibi değilse de ona yakındır. Bütün
yaratıklar, Allahü teâlânın kullarıdır. Bunlar üzerinde azâmet yalnız O'na
mahsustur. İnsanlara kibirlenmeye kalkışan, Allahü teâlâya ortak olmuş sayılır.
Allahü teâlâ kibirli kimseleri sevmez, eninde sonunda onların cezâsını verir.
***
Amr bin Şeybe hazretleri şöyle bir hâdise anlatır:
"Mekke'de bulunuyorduk. Bir adamın katır üzerinde geldiğini, kibrinden
gururundan kimsenin yanına yaklaşamadığını gördük. Kâbe'nin yanından geçiyordu.
Etrafındaki hizmetçilerin bile herkese karşı sert davrandıklarını, adamın
heybet ve ihtişam içinde olduğunu gördük... Aradan yıllar geçti, deve üzerinde
Bağdat'a girdim. Orada başı açık, yalın ayak, uzun saçlı, pejmürde bir adam
gördüm. Tanıyacak gibi oldum. Kendisine dikkatle bakıyordum. Adam, bakışımın
sebebini sordu. Ben de kendisine;
-Seni birisine benzetiyorum, dedim ve kime benzettiğimi anlattım. Adam
da;
-İşte o gördüğün benim. Tevâzû gösterilmesi gereken yerde kibirlendim.
Şimdi ise bu hâle düştüm, dedi."
Kibir, insanı, Allahü teâlânın bütün emirlerine muhalefete davet eder. Zira
kibirli insan, başka birinden hak ve hakikati duysa, onu kabul etmek istemez, hemen
karşısına çıkar. Bunun için, dînî konularda münazara edenler, hemen inkâra
kalkışır. Hatta hakkı, karşıdakinin dilinden duysa hemen çeşitli yollardan,
doğru olduğunu bile bile onu çürütmeye çalışır.
İblise, Âdem aleyhisselâma karşı secde etmesi emredildiğinde, "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu da topraktan yarattın" diyerek secde etmedi. Bu, başlangıçta Âdem aleyhisselâma karşı kibir iken, neticede Allahü teâlânın emrine karşı gelmekle, ebedî olarak lanetlendi...