Cami adabı...
01/09/2023 Cuma Köşe yazarı A.D
Bu sene iznimizde Çanakkale sahillerinde ve Kazdağlarında 10 gün
kadar dinlendik... Cuma günü, bulunduğumuz yerin sahilindeki bir camiye gittik.
Allahü teala razı olsun bir hayırsever çelik konstrüksiyondan güzel bir cami
yaptırmış. Ancak içeri adımımı atar atmaz şoke oldum! Denize girdiği plaj
kıyafetiyle geleni mi ararsınız? Okul sıraları gibi banklara ve taburelere
oturanları mı ararsınız?..
Bu milletin mayası temiz ancak lüzumlu şeyler anlatılmıyor
ve maalesef kitap okuma alışkanlığı da kalmadı gibi... Peki doğru
bilgileri nereden öğreneceğiz?
İşte bugün bu vesileyle bir nebze cami adabından bahsetmek
istiyoruz efendim...
Allahü teâlânın en sevdiği yerler camilerdir,
mescidlerdir... Câmilere, mescidlere giderken her adıma sevap
verilir. Mescide giderken temiz ve yeni elbise giymeli, nereye girdiğinin
şuurunda olarak, edep ve hürmetle sağ ayakla girmelidir. Hadîs-i
şerîfte buyuruldu ki:
(Mescide giderken vakâr ile
yürüyünüz, acele etmeyiniz. Yetişemediğiniz rekatleri tamamlayınız.)
Mescide girerken Allahü teâlâya hamd, Resûlüne salât okumalı,
Rabbinin fadlından ümitli olmalıdır... Camilerde dünya kelâmı
konuşmamalıdır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Âhir zamanda ümmetimden bazı
kimseler mescidlerde halka olup oturacaklar, dünya kelâmı, dünya sevgisi
konuşacaklardır. Onlarla mescidlerde oturmayınız. Allahü teâlânın onlarla işi
yoktur.)
Câmiye, soğan, sarımsak gibi fenâ kokulu şeyleri yiyip gelmek
câiz değildir. Yaptığı iş sebebiyle üzerindeki elbisesi kokan, balıkçı, ciğerci
gibi kimselerin de bu elbise ile câmiye gelmesi uygun olmaz. İlâç sebebiyle
kokulu bir şey yiyen de cemâate böyle gelmemelidir. Çünkü, pis koku, insanlara
ve meleklere eziyet verir...
Abdest alıp ıslak ayakla camiye girilmemeli. Çıplak ayakla,
kolları kısa ve başı açık namaz kılmak mekruhtur.
Sünnetle farz veya farz ile sünnet arasında konuşmamalı.
(Pencereyi kapa, saftaki boşluğu doldur, buyurun siz geçin) gibi sözler
söylememeli. Camide sünneti kılıp, farzı beklerken, dışarıdan gelenin selamını
almak, sünnet ile farz arasında bir şey okumak, konuşmak ve dua okumak, zikir
çekmek sünnetin sevabını yok eder...
***
Bir de sandalye ve tabure meselesi var... Diyanet
İşleri Başkanlığının, cuma hutbesi olarak okuttuğu, müftülüklere gönderdiği
tamimde ve Diyanet'in resmî web sitesinde, camilerde taburede, sandalyede
namaz kılmanın, özellikle sabit oturakların bulunmasının yanlışlığı ve caiz
olmadığı bildirilmektedir. Maalesef bazı kimseler kendi aklını ölçü
kabul ediyor. "Niye olmasın, bal gibi olur" diyerek aklına göre
hareket ediyor. Hazret-i Ali buyurdu ki:
"Din, akıl ve görüş ile
olsaydı, mestin üstünü değil de altını meshetmek gerekirdi." Dinimizde
akıl değil, nakil esastır...