Büyüklük, Allahü teâlâya mahsustur
30/08/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Tâcüddîn-i
İskenderî hazretleri Mâlikî mezhebi âlimlerinin ve Şâzilî tarîkatının
büyüklerindendir. 1309 (H. 709) senesinde Mısır'da vefât etti. Yâkût-i Arşî'den
ilim öğrenip feyiz ve bereketlerinden istifâde etti. Tasavvufta Ebü'l-Abbâs Mürsî
hazretlerinin sohbetlerinde kemâle erdi. Tefsîr, hadîs, fıkıh, nahiv, usûl ve
benzeri ilimlerde söz sâhibi olan âlimlerden oldu. En meşhûr talebesi
Ebü'l-Hasan-ı Sübkî'dir. Hikem-i Atâiyye, Letâif-ül-Minen kitapları
ile İbn-i Teymiyye'ye yazdığı reddiye çok meşhûrdur.
Tâcüddîn-i İskenderî hazretleri buyurdu ki:
"İki işten, nefsine ağır geleni yap! Çünkü, hak olan iş,
nefse ağır gelir. Vâcibleri yapmakta gevşek davranıp, nâfile hayrâtı yapmaya
çalışmak, nefsin isteklerine uymak alâmetlerindendir."
"Allahü teâlâ, her uzva vefâyı lâzım kıldı. Kalbin vefâsı;
dünyâ ile meşgûl olmaması, hîle ve hased yapmamasıdır. Dilin vefâsı; gıybet
etmemesi, yalan söylememesi, lüzumsuz boş şeyler konuşmamasıdır. Âzâların
vefâsı; günah olan yerlere gitmemesi, Müslüman kardeşine eziyet
etmemesidir."
"Büyüklük, Allahü teâlâya mahsustur. İnsan, benliğini,
küçüklük ve aşağılık toprağına gömmelidir. Çünkü gömülmeden bitenin, doğması ve
büyümesi düşünülemez."
"Gönlünde günahlar ve dünyâ sevgisi olanın, kalbi nasıl
parlar? Yahut, nefs-i emmârenin arzularına göre hareket eden, Allahü teâlânın
rızâsını nasıl kazanır? Gaflet ve günahlardan temizlenmeden, Allahü teâlânın
huzûruna girmeyi nasıl ister? Çirkin işlerinden tövbe etmeyen, ince sırları
anlamayı nasıl umar?"
"Her
fırsat ve boş zamanlarda amel yapıp tâat üzere olmak, seni, nefsin hîlelerinden
alıkoyar."
Talebelerinden biri hacca gitmişti. Kâbe-i muazzamayı tavâfı esnâsında,
hocasıTâcüddîn-i İskenderî'yi gördü. Ayrıca sa'y ederken, Arafât'ta vakfeye
dururken yine hocasını gördü. Hac vazîfesini bitirince, Mısır'a döndü,
arkadaşlarına, hocalarının hac için Mekke-i mükerremeye gidip gitmediğini
sordu. Onlar da, gitmediğini ve her gün kendilerine ders verdiğini söylediler.
Hocasının huzûruna varınca, hocası; "Bu seferinde kimleri gördün?"
deyince; "Efendim, zât-ı âlinizi gördüm" diye cevap verdi. Tâcüddîn-i
İskenderî hazretleri de; "Allahü teâlâ, sevdiği kullarına, istediği
yere bir anda gitme kuvvetini ihsân etmiştir" buyurdu.