Ömrü, boş yere harcamamalı
20/08/2023 Pazar Köşe yazarı O.Ü
Sual: Bazı kimseler, insanlar
arasında söz taşıyor ve dedikodu yapıyorlar. Bunlar nasıl ikaz edilmelidir?
Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri, sâliha bir hanıma
yazdıkları mektupta buyuruyorlar ki:
“Kıymetli ömrü, lüzumsuz mubahlara bile harcamamalıdır. Haram
ile geçirmemek, elbette lazımdır. Teganni, şarkı ve çalgı aletleri ile meşgul
olmamalı, bunların nefse verecekleri lezzete aldanmamalıdır. Bunlar bal
karıştırılmış, şekerle kaplanmış zehirdir.
Gıybet etmemelidir. Gıybet haramdır. Gıybet, bir Müslümanın
gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir. Bidat sahiplerinin ve açıkça günah
işleyenlerin bu günahlarını ve Müslümanlara zulüm edenlerin ve alışverişte
onları aldatanların bu fenalıklarını Müslümanlara duyurarak, bunların şerrinden
sakınmalarına sebep olmak ve Müslümanlığı yanlış söyleyenlerin ve yazanların bu
iftiralarını söylemek lazımdır, gıybet olmaz.
Nemime, yani Müslümanlar arasında söz taşımamalıdır. Bu iki
günahı işleyenlere çeşitli azaplar yapılacağı bildirilmiştir. Yalan söylemek ve
iftira etmek de haramdır, sakınmak lazımdır. Bu iki fenalık, her dinde de haram
idi. Cezaları çok ağırdır. Müslümanların ayıplarını örtmek, gizli günahlarını
yaymamak ve kusurlarını affetmek çok sevaptır. Küçüklere, emir altında
bulunanlara, fakirlere merhamet etmelidir. Kusurlarını yüzlerine vurmamalıdır.
Olur olmaz sebeplerle o zavallıları incitmemeli, dövmemeli ve sövmemelidir. Hiç
kimsenin dinine, malına, canına, şerefine, namusuna saldırmamalı, herkese olan
borçları ödemelidir. Rüşvet almak ve vermek haramdır. Yalnız zalimin zulmünden
kurtulmak için ve ikrâh edilince, zorlanınca vermek rüşvet olmaz. Fakat, bunu
almak da haram olur.
Herkes, kendi kusurlarını görmeli, Allahü teâlâya karşı yaptığı
kabahatleri düşünmelidir. Allahü teâlânın, kendisine ceza vermekte acele
etmediğini, rızkını kesmediğini bilmelidir.
İtikadı düzelttikten ve fıkhın emirlerini yaptıktan sonra, bütün
zamanları, Allahü teâlâyı zikir ile geçirmelidir. Buna, yani kalbin, Allahü
teâlâyı zikretmesine mâni olan her şeyi, düşman bilmelidir. Ahkâm-ı islâmiyyeye
ne kadar çok yapışılırsa, Onu anmanın lezzeti artar. Ahkâm-ı islâmiyyeye
uymakta, gevşeklik, tembellik arttıkça, o lezzet de azalır ve kalmaz olur.”