Nimetin şükrü nasıl edâ edilir?...
14/12/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Allah bir kula büyük veya küçük
bir nimet verince, 'Allaha hamdolsun' derse, ona verdiğinden daha
fazîletlisini verir."
Allahü teâlâya şükretmek, O'nun dînini kabul etmek ve dîninin ahkâmını
yerine getirmek demektir... Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Allah bir kula büyük veya küçük bir nimet verince, "Allaha
hamdolsun" derse, ona verdiğinden daha fazîletlisini verir.)
Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâya suâl etti:
- Yâ Rabbî! İnsanlara el, ayak, göz, kulak ve bunlara benzer birçok
nimetler verdin. Bu nimetlerin şükrünü nasıl îfâ edebilirler?
Allahü teâlâ buyurdu ki:
- Yâ Mûsâ! Bir kimse kendine verdiğim nimeti benden bilip, kendinden
bilmezse, nimetlerimin şükrünü edâ etmiş olur. Bir kulum rızkını kendi
çalışması ile bilip, benden bilmez ise, nimetin şükrünü edâ etmemiş olur.
Mûsâ aleyhisselâm bunları işitince hemen şükür secdesi yaptı...
***
Benî İsrâilde bir âbid (çok ibadet eden) vardı. Allahü teâlâya beş yüz yıl
ibâdet etmiş idi. Küçük bir adanın üstünde bulunurdu. Adanın denize yakın
kısmında, bu âbid için tatlı su çıkıp akardı. Allahü teâlâ bu pınarın yanında
bir de nar ağacı yaratmıştı. Bu ağaçta her gün bir nar yetişirdi. Âbid her
akşam, o pınardan su alır ve o bir narı koparır ve orucunu açardı. Namaz
kıldığı zaman duâsı, (Yâ Rabbî, öldüğüm zaman, rûhumu secdede iken al ve hiç
kimseye beni defnetmelerini buyurma ki, kıyâmette secdede iken kalkayım) idi.
Allahü teâlâ, duâsını kabul eyledi ve canını secdede iken aldırdı...
Allahü teâlâ kıyâmette onu diriltir ve (Kulumu, fadlım, ihsânımla Cennete
götürün) buyurur. Âbid, (Ben ihsân istemem, amelimle Cennete girmek isterim)
der. Allahü teâlâ, (Ey Melekler! Kulumu, üzerindeki nimetlerimle beraber
hesâba çekiniz, onun yaptığı taat beş yüz yıllıktır) buyurur. Melekler,
hesap ederler. Ölçerler ve yalnız göz nimetini, beş yüz yıllık ibâdetten
fazla bulurlar. (Ey kulum! Cehenneme git!) buyurur. Melekler onu Cehennem
tarafına sürüklerler. O zaman, (Yâ Rabbî, beni kendi fadlın, ihsânın ile
Cennete sok) der. Sonra Allahü teâlâ buyurur: (Ey kulum, seni yoktan kim
yarattı?) O, (Sen yarattın, yâ Rabbî) der. (Benim bu yaratmam senin tarafından
mı, benim ihsânımla, rahmetimle mi oldu?) buyurur. (Senin rahmetinle oldu yâ
Rabbî) der. (Karalardan çok uzak adada, tatlı su yarattım. Senede bir defa
meyve veren nar ağacından, her gün bir nar bitirdim. Sonra rûhunu secdede
almamı istedin, öyle yaptım. Bütün bunları senin için kim yaptı?) buyurur.
(Hepsini sen yarattın, yâ Rabbî) der. Sonra, (Benim rahmetim ve fadlım ile,
Cennete gir) buyurur...