Allahü teâlâ insanlara zulmedenleri sevmez!
12/02/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
"Birinci nasihatim şu ki; Allahü teâlânın sana tebaa olarak verdiği
kimselere zulmetme!"
Hâce Muînüddîn-i Çeştî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1136 (H.531)
senesinde Horasan'da doğdu. Önce Horasan'da aklî ilimleri öğrendi. Sonra
Semerkand'a geçti. Irak'a gitmek için yola çıktı. Yolu Hârun kasabasına uğradı
ve zamânının en meşhûr velîsi Osman Hârûnî hazretlerini tanımakla şereflenip
talebesi oldu, tasavvufta yükseldi ve halîfesi oldu. İlim tahsili için
seyâhatlere çıktı. Hemedan'da, mürşîd-i kâmil Yûsuf Hemedânî'yi tanıyarak
sohbetlerinde bulundu. Sonra Hindistan'a giderek Ecmîr'e yerleşti ve burada
talebe yetiştirdi. 1236 (H.634) yılında orada vefât etti.
Muînüddîn-i Çeştî hazretleri Hindistan Sultanı Şihâbüddîn Gûrî'ye şu
vasiyetnâmeyi yazıp gönderdi. "Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve
sellem) beni, Allahü teâlânın izniyle bu ülkeye mânevî şefâatçi ve idâreci
olarak mâsûm insanları korumak, onların emniyetini sağlamak, onları
hükümdârların ve şeytânî kuvvetlerin baskı ve zulümlerinden korumak için tâyin
etti. Bu fakîr Allahü teâlânın izniyle bu vazîfeyi tam olarak yapmaya çalışıyorum,
size ve arkadan geleceklere iyi bir hükümdârlık için aşağıdaki kâidelere uymayı
tavsiye ve îkâz ediyorum.
Hakîkatte bu kâideler bu ülkedeki, Hindû olsun, Müslüman olsun, Mûsevî
olsun, Hristiyan ve Mecûsî olsun bütün hükümdârlar için geçerlidir. Kim bu
kâideleri din farkı gözetmeksizin tatbik ederse, Allahü teâlâ onu muvaffak
kılar ve o düşmanlarından korkusu olmaksızın, sağlık ve sıhhatle tebaasını
idâre eder. Her kim ki bu kâideleri gözardı eder onlara uymazsa, Allahü
teâlânın gazâbı onunla olur, ülkelerinde ayaklanmalar ortaya çıkar. Sağlıklı
bir hayat süremez ve netîce olarak ülkesi dağılır, gider. Bu kâidelere bu
sebepten bütün insanlık için uyulması gerekir. Bu kâideler şunlardır:
Birincisi; Allahü teâlânın sana tebaa olarak verdiği kimselere zulmetme.
Çünkü Allahü teâlâ insanları sever ve onlara zulmedenleri sevmez. İkincisi;
günahlar içinde bir hayat yaşayıp hükümdârlık vazîfelerini ihmâl etme.
Üçüncüsü; benim talebelerime ve onların tâbilerine, Allah adamlarına ve zamânın
velîlerine sevgi ve nezâketle muâmeleyi ihmâl etme. Çünkü onlara böyle muâmele
etmeyi Allahü teâlâ ve Peygamber efendimiz sever. Dördüncüsü; yukarıdaki
kâideler aynı zamanda bütün diğer hükümdârlar, vâliler ve devlet
teşkilâtlarında vazîfeli olan bütün vazîfeliler için geçerli ve
gereklidir."